Emin Çölaşan: Çetin Emeç

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Ustamız Çetin Emeç, bundan tam 10 yıl önce öldürülmüştü. Katiller halen ortada yok!

Emeç sayesinde çok büyük gazetecilik olaylarına imza atmış bir gazeteciyim. Milliyet'te idim, gazetenin başına geldi. Hiç tanımazdım. Tanıştık, zor bir insan olduğunu gördüm. Yanına girmek, telefonla konuşmak önemli meseleydi. Yemek yemez, gece yarılarına kadar gazetede kalırdı. Gazetecilik kokusunu acayip bir biçimde alır ve haberi patlatırdı.

Gazeteci doğmuş ender insanlardan biriydi.

Sonra Hürriyet'e geçtim, Çetin Bey Hürriyet'in başına geldi.

Ben Milliyet'te iken Aydın Doğan, Milliyet'i satın aldı. Hürriyet'e geçtim, Aydın Bey bu kez Hürriyet'i satın aldı. Aramızda espri konusu olmuştu:

Ben neredeysem Aydın Bey o gazeteyi satın alıyor, Çetin Bey benim olduğum gazeteye geliyordu! İkisini de mıknatıs gibi çekiyordum! Her ikisi de ‘‘Emin nerede, biz oradayız’’ diye bağırıyordu!

Sevdiğimiz, saydığımız, biraz da çekindiğimiz Çetin Bey bir sabah evinden çıktı ve oracıkta çapraz ateşe tutulup öldürüldü.

Bugün ölümünün 10. yılı.

Nice iyi ve kötü anılarımız, bize verdiği nice gazetecilik dersleri hep belleklerimizde kaldı.

Şu gazetecilikte ne olaylar yaşadım. Milliyet'te idim, genel yayın yönetmenim Abdi İpekçi öldürüldü. Hürriyet'te idim, genel yayın yönetmenim Çetin Emeç öldürüldü. Sevgili arkadaşım ve dostum Uğur Mumcu öldürüldü. Prof. Dr. Muammer Aksoy yanımdaydı, çıkınca öldürüldü.

Neler gördük, ne acılar yaşadık.

Ustamız Çetin Emeç'i bir kez daha saygıyla anıyorum, Allah'tan rahmet diliyorum.

İZZET BAYSAL

Bolulu işadamı İzzet Baysal önceki gün 93 yaşında vefat etti. İzzet Bey büyük adamdı. Türkiye'de bir örneği daha yoktu. Bütün servetini Bolu için harcamış, 100'den fazla eseri iline armağan etmişti.

Bunların başında tüm binaları, yurtları, lojmanları, spor salonları, laboratuvarlarıyla İzzet Baysal Üniversitesi geliyor. Sonra hastaneler, okullar, acil servisler, huzurevleri, kreşler ve daha neler neler...

Bu köşede 17 Mart 1996 günü çıkan yazımın başlığı:

‘‘Eli Öpülecek Adam: İzzet Baysal.’’

Bütün yazıyı ona ayırmışım. Bir bölümünü aktarıyorum:

‘‘...Bugüne kadar yüzünü görmediğim, tanışma onuruna erişmediğim İzzet Baysal inanılmaz bir insan. İzzet Bey bu hizmetleri yapıp daha sonra vergisinden düşmüyor. Vergisi ödenmiş öz kazancından yapıyor.

İlkokuldan üniversiteye kadar binlerce öğrenci yetiştiriyor, binlerce hastayı tedavi ediyor, yaşlılara sahip çıkıyor. Bu insanın reklamı yok, sosyetik ve medyatik ilişkileri yok. Dolayısıyla, bizim medyada yer alması mümkün değil...’’

Medyada ancak ölünce yer alabildi!

17 Mart 1996 tarihli yazımı şöyle bitirmişim:

‘‘Sayın büyüğüm İzzet Baysal, sadece Bolu değil, bütün Türkiye sizinle gurur duymalı. Ne mutlu size.

Ben bugüne kadar hiç kimsenin önünde eğilmedim. Ama sizin önünüzde saygıyla eğiliyorum, ellerinizden öpüyorum.’’

***

Onunla arada sırada haberleştik. Titrek el yazısıyla yazdığı mektuplarında bana Refahyol dönemini şikáyet ederdi. Üniversitesinde -ödenekleri kesme tehdidiyle- şeriatçı kadrolaşma yapmaya kalkışmışlardı. İzzet Bey bunu hazmedemiyordu ve mücadelesinde başarıya ulaştı.

Kendisiyle yüz yüze hiç gelemedik, elini öpemedim.

Türkiye'de onun çapında 100 hayırsever işadamı olsaydı, inanın ülkemizin çehresi değişirdi.

Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın.

‘‘KÜRT İLLERİ’’

Dün Fatih Altaylı'nın köşesinde okudum. PKK'nın yan kuruluşu olarak çalışan bizim sözde İnsan Hakları Derneği, geçenlerde bir toplantı düzenlemiş. Gönderdiği yazılı davette şöyle diyormuş:

‘‘Bilindiği gibi Kürt illerindeki belediye başkanlarına yönelik geliştirilen baskılar ve gözaltılar...’’

Türkiye'nin bir bölümü, bu soytarılara göre Kürt illeri oluyor ha!

Nerede bu Cumhuriyet'in savcıları, nerede?

Bu ülkede devlet olsaydı, yargı olsaydı, bu rezilliğe göz yumulmazdı. Ama ne devlet var, ne de yargı.

Altaylı yazısını şöyle bitiriyor:

‘‘Bunlara ister ajan deyin, ister hain. Ama bilin ki, teröristler bile bunlardan daha onurludur.’’

Aynen katılıyorum.

SABAH'IN AYIBI

Rotary Kulüplerinin gençlik kolu olan Rotaract'lar arasında düzenlenen ankette, her alanda en çok rağbet gören, sevilen kişi ve kuruluşlar belirleniyor. Gazeteler, televizyonlar, gazeteciler, televizyoncular, sanatçılar, romancılar...

Bizim gazete eksiksiz listeyi geçtiğimiz cumartesi günü açıklamıştı. Önceki gece ödül töreni yapıldı. Dünkü Sabah'ta ödül kazananlar tek tek sıralanmıştı. Ama iki eksik vardı!

Anketten en çok okunan gazete olarak çıkan Hürriyet'le, en çok okunan köşe yazarı olarak çıkan Emin Çölaşan'ın isimleri, haberden cımbızla çıkarılmıştı!

Hemen belirteyim, anketten çıkan sonuç doğrudur. Örneğin Hürriyet, Sabah'tan ortalama 80 bin adet daha fazla satmaktadır.

Sabah Gazetesi bu sansür işlemiyle kendi okuyucusuna saygısızlık etmiş. Yakışır mı? Bu kadar kompleksli ve kıskanç olmaya değer mi?

Yazarın Tüm Yazıları