Bilmeden konuşan

BAŞBAKAN konuştu: "Türkiye’deki 5000 terörist halledildi mi ki, Kuzey Irak’taki 500 teröristle uğraşalım..." Birincisi, devletin elindeki resmi rakamları bilmiyor.

Türkiye’de dağlarda gezen silahlı terörist sayısı çok daha az. İkincisi, Kuzey Irak’taki sayı çok daha fazla. İç ve dış gezilerden fırsat bulup önüne getirilen raporları okuma zahmetine katlansaydı, bunları söylemezdi. (Abdullah Gül, Kuzey Irak rakamını dün 3500 olarak açıkladı! Hangisine inanacağız?)

Peki Başbakan niçin böyle konuşuyor?.. Çünkü ABD ve AB, bizim iktidara emrini çoktan verdi:

"Kuzey Irak’a girmeyin." Beyefendinin eli kolu bağlı. Başka ne desin! Zaten Barzani bile dün Kuzey Irak’tan desteğini iletti: "Erdoğan’ın sözleri doğru ve yerinde bir tespittir."

* * *

İki günde iki şehit daha verdik. Binbaşı Murat Özyalçın ve Uzman Onbaşı Cihan Kızıltaş. "PKK ile savaşta subaylar nerede" diye yazı döktürenlerin kulakları bir kez daha çınlasın! Şimdi siz siz olun, örneğin bugün Binbaşı Kızıltaş için İstanbul’da Levent Camisi’nde düzenlenecek cenaze töreninde sakın protesto gösterisi yapmayın, slogan atmayın.

Çok ayıptır! Camide böyle gösteri olur mu! Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir! Zaten slogan atanlar hakkında hükümetimiz soruşturma başlattı. Böylece yasalarda olmayan yeni bir suç oluşturuldu!

Türkiye’de miting meydanlarında, "Camiler kışlamız, müminler askerimiz, kubbeler miğferimiz, minareler süngümüz" diye bağırıp oy avcılığına soyunmak serbesttir!

Ama şehit cenazelerinde hükümeti protesto etmek ayıptır, günahtır, yakışıksızdır!

Geçmiş yıllarda camilerden çıkan kalabalıklar türban gösterisi yaparken ayıp, günah ve yakışıksız değildi. Oralarda hiç kimsenin tahriki yoktu! Geçmişteki Recep Tayyip Erdoğan o zaman ağzını açıp o gösterileri durdurmaya çalışmıyordu. Jeton, şimdi oklar yön değiştirince, şehit cenazelerinde düştü.

Evet! Siz siz olun, şehit cenazelerinde "ölen ölür, kalan sağlar bizimdir" diye haykırın ki, hükümet zor durumda kalmasın... Tam tersine, hükümeti alkışlayın. Bugünden başlayarak "Allah sizi başımızdan eksik etmesin, daha nice şehitlere inşallah" diye bağırın!..

Bazıları yıllar boyunca siyaseti camilerde yaptı. Müslümanları, inançlı insanları kandırdılar. Hep birlikte malı götürdüler, iktidar bile oldular.

Şimdi şehit cenazelerinde sergilenen içten protestolar karşısında şaşkına döndüler!

Milletin tepkisi için "camide siyaset olmaz" diye ağlaşıyorlar. Günaydın bayım, günaydın!

ATATÜRK’Ü ÖRNEK VERENE BAK!

İKTİDARIN yazılı ve görsel basında açık destekçisi olan bazı tipler, şimdi hükümetin çaresizliğini, aymazlığını, yabancı ülkelerin karşısında çekmiş olduğu teslim bayrağını unutturmak için Atatürk’e sığınıp o doğrultuda yazılar döktürüyorlar:

"Efendim 1923 yılında, Misak-ı Milli sınırlarına dahil olduğu halde Atatürk Musul’a asker gönderemedi... Çünkü İngilizlerle savaşması gerekirdi ve bunu göze alamadı. O yüzden Musul, Irak’ta kaldı."

Bunları yazarak hükümete ve Başbakan’a -işin içine Atatürk’ü katarak- destek vermeye kalkışıyorlar.

Kuzey Irak operasyonunun Türkiye için büyük risk olduğunu kabul edenlerdenim. Ancak 1923 yılındaki Türkiye ile şimdiki Türkiye farklıdır. O zaman savaştan yeni çıkmış, yıpranmış, harap durumda bir ülke idik. Gücümüz kuvvetimiz sıfıra yakındı. Hangi ordu İngilizlerle savaşıp Musul’u alacaktı?

Daha da önemlisi, o kararı biz yabancı güçlerin etkisiyle almadık. Türk devletinin ve Atatürk’ün haklı değerlendirmesi idi. Maceraya girecek gücümüz yoktu. Şimdi koskoca Türkiye Cumhuriyeti var, güçlü ordusu var... Ama hükümet yabancıların güdümünden çıkamıyor. Aradaki fark günümüzde budur.

Kaldı ki, sonraki yıllarda Atatürk’ün Hatay’ı nasıl alıp Türk toprağı yaptığını da hiçbirimiz unutmadık.

Yabancıların güdümünde geçirdiğimiz, onların emrinde ve hizmetinde olduğumuz, onların direktiflerinden çıkamadığımız şu ortamda bunlar Atatürk’e sığınmasın, onu örnek göstermesin. Hele Atatürk’ün amansız karşıtları, Recep Tayyip Erdoğan’ı aklamak uğruna Atatürk’ün adını bile ağızlarına almasın.

Kimse yutmaz.
Yazarın Tüm Yazıları