Baykal-Gökçek dostluğu

ANKARA’yı ve başkentte yaşayan milyonlarca yaya ve araç sahibini perişan eden bir şehircilik faciasını burada defalarca gündeme getirdim.

Ankara’nın anayolu olan Atatürk Bulvarı ile Protokol Yolu aylardan beri oyuluyor. Ne olduğunu, ne yapılacağını, bu işin kimlere verildiğini, kaç trilyona biteceğini bilen yok. Ne zaman biteceğinin ise hiç önemi yok. Olayı özetliyorum:

- Büyükşehir belediyesi ihaleyi 2002 Aralık ayında, bundan dört yıl önce açmış! İşi bir belediye şirketi olan Belbeton’a vermiş! Ciddiyete bakın ki, iş dört yıl sonra başladı!

- Belbeton bu işi Namık Tanık isimli müteahhidin NATA isimli firmasına, onlar da başka taşeronlara devretti. Bizim gazetede gözümüzün önündeki rezaleti her gün izliyoruz. İnşaatta Büyükşehir’in araçları, kamyonları, işçileri çalışıyor. Yapılan yer yıkılıyor, yeniden yapılıyor, yeniden yıkılıyor.

- Bulvar mahvoldu. İnşaat alanındaki bankalar (Yapı Kredi ve HSBC) taşınıyor. Bayındır Hastanesi’ne hastalar ulaşamıyor. Yöredeki pek çok işyeri kapandı, kapanmayanlar kan ağlıyor. İnşaat tam beş aydır sürüyor.

- "İhalesi" dört yıl önce yapılan bu işin maliyeti belli değil, kimin yaptığını gösteren levhalar yok. Milletin trilyonları millete hiçbir bilgi verilmeden harcanıyor.

- Melih Gökçek, müteahhit Namık Tanık’la yakın dost. Son Kurban Bayramı’nda birlikte hacca gittiler.

- İnşaat bahanesiyle evlerin, binaların bahçelerini yok ettiler, yüzlerce anıt ağacı dibinden kestiler.

* * *

Bu olayı size çok özetle aktardım. Milyonlarca Ankaralı perişan durumda. İşin ilginç yanı, Çankaya’da yaşayan bu kitlelerin büyük çoğunluğu CHP’ye oy vermiş kimseler. Bu şehircilik rezaleti sürüp giderken beklediler ki, CHP ve Baykal bu konuyu gündeme taşısın. Dahası, şu belediye şirketlerinin üzerine gidilsin. Büyükşehir bugüne kadar kaç belediye şirketine hangi iş ve alımları vermiş, niçin vermiş, kaça vermiş, bunlar olurken hangi mekanizmalar çalıştırılmış, Meclis’te araştırılsın.

Baykal ve partisi (Yılmaz Ateş’in önergeleri dışında) bu vahim olayı görmezden geldi ve gelmeyi sürdürüyor.

Dahası var: Baykal, Melih Gökçek’le çok yakın ve sıcak ilişkiler içerisine girdi. Bazen yapılan ziyaretlerde baş başa, saatlerce görüşüyorlar.

(Bazı CHP milletvekillerine göre Gökçek bu görüşmelerde Baykal’a önemli bilgiler ve siyasi kulisler aktarıyor.)

Son olarak Gökçek, Baykal’ı makamında ziyaret etti. CHP Genel Merkezi’nin yakınına bir kavşak yapılacakmış, Baykal’ın görüşünü aldığını söyledi! "Kavşak konusunda tercihi Baykal’a bıraktım" dedi. Şehircilik anlayışına bakar mısınız! (Sabah Ankara Eki, 21 Aralık 2006.) Sonra demeç verdi:

"Baykal beni sever, takdir eder, hakkımı teslim eder." (Sabah Gazetesi.)

CHP’nin Ankara’da sadece bir tek ilçe belediyesi var: Çankaya. Şimdi soruyorum, acaba Deniz Bey, ya da partinin yetkilileri, Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’la seçildiğinden beri kaç kez konuştu? Gökçek’e gösterdiği ilginin yüzde birini Eryılmaz’a gösterdi mi? Gökçek’le kurduğu samimiyetin yüzde birini kendi başkanı ile kurdu mu? Büyükşehir tarafından Çankaya Belediyesi’ne yapılan haksızlıkları görmüyor mu?

* * *

Ankara inim inim inliyor. Paraları savurganca harcayan Büyükşehir Belediyesi’nin sadece BOTAŞ’a olan borcu 883 milyon YTL. (Yani 883 trilyon.) 5 Aralık 2006 tarihli Hürriyet Ankara ekinde Enerji Bakanı’nın demeci.) Hazine’ye olan borçlarla birlikte rakam 2 katrilyonu geçiyor.

Baykal ve partisi bu konulara niçin girmiyor? (Yer yok, bunları çok özetle yazmak zorunda kaldım.)

Ancak, bir şehircilik rezaleti olan Cinnah-Kuğulu-Atatürk Bulvarı kavşağı inşaatı milyonlarca Ankaralıyı perişan ederken, ben ve o insanlar beklerdik ki, Baykal bir gün milletvekilleri ve parti örgütüyle birlikte oraya gelsin, olanları görüp her açıdan irdelesin ve çukurların başında bir basın toplantısı düzenlesin... Ve bu konuları belediye şirketleri rezaletiyle birlikte Meclis gündemine taşısın.

Bunların hesabı sorulmazsa, neyin sorulur?

Yazdıklarım Türkiye genelinde birkaç katrilyonluk konular. Soru önergesi falan bunları kesmez. Bir kez daha söylüyorum, en büyük vurgun ve hortum bazı belediyelerde dönüyor. Fakat ne acıdır ki, başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinden tık yok. AKP’nin yumuşak karnını ya görmüyorlar, ya da üzerine gitmek işlerine gelmiyor.

Deniz
Bey istediği kişiyle dost olabilir, "şu veya bu nedenle" yakınlaşabilir. Kişisel tercihidir.

Ancak unutmasın, bugün Ankara’da mağdur edilen milyonlarca insandan yarın gidip oy isteyecek.

O zaman seçmen sıkı fıkı Baykal-Gökçek dostluğuna değil, kendisinin ve partisinin belediyelerde olup bitene gösterdiği duyarlılığa bakarak oy kullanacak.
Yazarın Tüm Yazıları