Batan banka çok, batan patron yok

TÜRKİYE'de en büyük soygun bankacılık sektöründe yaşanıyor. Bugüne kadar nice bankanın içi boşaltıldı, nice banka hortumlandı.

Bankalar battı da, bankasını batıran tüm patronlar köşeyi döndü. Bir tek banka hortumcusu hapiste değil. Hepsi de krallar gibi yaşamaya devam ediyor.

Bankasını boşaltıp batırmak dünyanın her yerinde ağır suçtur. Bankasını hortumlayan bunun cezasını öyle bir öder ki, bin defa pişman olur. Bizde ise tam tersidir.

Yıllar öncesini anımsayın. Öğretmen maaşlarıyla kurulan Töbank vardı. Yönetimden bir Prof. Dr. bu bankayı binbir numarayla kendi üzerine geçirdi, paraları deve yapıp afiyetle yedi. Banka battı, Prof. Dr. ise Tansu'nun partisinden milletvekili oldu.

l980'li yılların başında İstanbul Bankası, Hisarbank vardı. İstanbul Bankası'nın genel müdürü Özer Uçuran Çiller işadamlarına bankadan kredi verir, karşılığında yüzde 15 komisyonu cebine atardı. Bunu belgeleriyle kanıtlamıştım. Bu bankalar da battı.

Turgut Özal döneminde devletin Anadolu Bankası, Tansu döneminde TYT Bank, Marmara Bank, İmpeksbank batırıldı.

***

Sonraki yıllarda bir çorap söküğü başladı. Devreye mafya, medya patronları, siyasetçiler girdi... Çünkü herkes, banka batırmanın en kazançlı iş olduğunu keşfetmişti. Bankasını boşaltan patron ceza almıyor, tam tersine köşeyi dönüyordu. Dahası, medya patronları da banka sahibi olmaya soyundular. Önüne gelen banka açtı, banka sahibi oldu.

Bir sürü banka birbiri ardına boşaltıldı, battı, batırıldı.

Sümerbank, EGS Bank, Bank Kapital, Bank Ekspres, Yurtbank, Egebank, Etibank, İnterbank, Pamukbank, İmar Bankası... (Unuttuğum isimler için özür dilerim).

***

Sadece son yıllarda, batan bankalarda buharlaşan para miktarının 20 milyar dolar olduğu söyleniyor. Peki paralar nereye gitti? Ne kadarı geriye alındı? Ötesi ne zaman alınacak? Ne kadarının üstüne bir bardak soğuk su içtik? Bunların sahiplerine niçin ceza verilmiyor? Adliyelerde rüşvet mi dönüyor?

Bu soruların yanıtı yok!

Türkiye banka batırma, banka hortumlama cennetine dönüştürüldü.

Bankası batan her patron köşeyi döndü.

Hortumlanan paralar gitti gider. Ama bir tek bankanın bile patronu batmadı. Hepsi de yaşamlarını krallar gibi sürdürüyor. Yatları, yalıları, uçakları, helikopterleri ve özellikle yurtdışında istiflenmiş milyarlarca dolar paralarıyla!

O paralar bizim cebimizden çıktı. Binbir katakulli ile onlar yedi, biz vergiyle, zamla, enflasyonla ödedik... Ve ödüyoruz.

Bunları yiyip batıranlardan hesap sormak, bugünkü dahil hiçbir iktidarın işine gelmedi. Sadece nutuk dinledik, daha da çoook dinleyeceğiz.

Herifçioğlu bankasından bir gecede 500 milyon dolar götürecek, hiçbir şey olmayacak.

Ama Zonguldak'ta 5 milyon rüşvet alıp korkudan yutan polisin mide röntgeni filmleri basına dağıtılacak!

Türkiye'de işte bu çelişkileri yaşıyoruz. Bizde kural şöyle:

Götüreceksen iyi götür. Çok götürürsen hiçbir şey olmaz. Az götürürsen enselenirsin, içeri atılırsın, hesap sorulur. Olacaksan, büyük hırsız ol.

***

Türkiye'de en kazançlı sektör banka batırmak. Bankasını boşaltan makbul adam oluyor. Bu gibilerden asla ve kesinlikle hesap sorulmuyor. Böyle bir uygulama yok.

Bankanı batır, içini boşalt, soy, hortumla. Nasıl yaparsan yap!..

Ve bil ki, bunları yapınca senden hesap sorulmayacak. Ya da göstermelik sorulacak... Çünkü para gücü sende. Arkanda en güçlü avukatlar ordusu var. Bilirkişileri ve başkalarını ayarlamak kolay.

Böyle bir kepazelik dünyada yok. Hiçbir iktidar bu vurguna karşı önlem almadı, alamadı. Almak işine gelmedi... Çünkü ülkenin bazı en üst düzey yetkilileri bu vurgunların -doğrudan veya dolaylı- içindeydi.

Günün birinde bir bankam olsun, ellerimle hortumlamazsam, özgür irademle batırmazsam namerdim!

Bilemediniz birkaç ay yatarım, sonra yatıma binip havamı atarım. Ölünceye kadar da krallar gibi yaşarım.

Bizi böyle siyasetçiler yönettiği sürece!
Yazarın Tüm Yazıları