Bastırın Fransız firmaları, iş size kaldı!

SEVGİLİ okuyucularım, onurunu yitirmeyen, başkalarının önünde boyun eğmeyen bir ülke, kendi işini kendi görür. Kurda sormuşlar, "Ensen niye kalın" diye, "Kendi işimi kendim yaparım da ondan" demiş.

Kaç gündür Fransa’daki Ermeni rezaletini izliyoruz ve bunun kaçıncı olduğunu bilemiyoruz. Fransa bunu kendi iç siyaseti için yapıyor. Birincisi, o ülkede çok sayıda ve etkin konumda Ermeni seçmen var. İkincisi, Fransa bizim AB üyeliğimize -bizim hükümetin bütün yalvarmalarına rağmen- baştan beri karşı çıkıyor ve işi yokuşa sürüyor.

Şimdi soralım. Onurunu, haysiyetini yitirmeyen, dışarıda şu kadarcık saygınlığı (!) olan bir ülke bu durumda ne yapar?

Devreye devleti, hükümeti sokar. Diplomatlar o ülke nezdinde gerekli girişimlerde bulunur ve (eğer kaldıysa) ağırlık koyar.

Peki biz ne yapıyoruz? Başbakan cumartesi günü Türkiye’de iş yapan Fransız firmalarının temsilcilerini topladı ve onlara aba altından sopa gösterdi:

"Hükümetiniz bu Ermeni tasarısını geri çekmezse, sizinle ticari ilişkilerimiz bozulur. Siz Türkiye’de 450 Fransız şirketisiniz. Hükümetinize mektup yazmak yerine hepiniz birden Fransa’ya gidin, lobi yapın, bastırın."

Devlet olarak, hükümet olarak üstesinden gelemedikleri konuyu Türkiye’deki Fransız firmalarına ihale ediyordu!

* * *

Peki bu firmalar hangileri? Birkaç örnek vereyim. Renault, Alcatel, Carrefour, Danone, Peugeot, Citroen, Total, Elf, Nestle, Lafarge, Sodexho... Her biri dünya devi.

Türkiye’de otomotiv sektörünün yüzde 24’ü Fransız firmalarının elinde. Fransa, dış ticarette Türkiye’nin beşinci büyük ortağı. Bu firmalar şu anda ülkemizde 70 bin kişiye sağlıyor. Şimdi varsayalım ki, Recep Tayyip Bey’in bütün baskısına rağmen Fransız Meclisi, Ermeni soykırım tasarısını kabul etti. Başbakan ondan sonra ne yapacak? Bu firmaları Türkiye’den kovacak mı?

Elbette mümkün değil. Ne kovabilir, ne de herhangi bir kısıtlama getirebilir. Bunun zararını onlar değil, oralarda çalışan Türkler görür.

Biz aynı olayı Osmanlı’nın çöküş döneminde de yaşamıştık. Avusturya, bizim Bosna Hersek’i tek taraflı bir kararla kendi topraklarına kattığında İstanbul ve Anadolu’da büyük mitingler düzenlenmiş, Avusturya mallarına boykot (!) ilan edilmişti. Özellikle erkeklerin kafasındaki feslerin tamamı Avusturya’dan geliyordu. Hiçbir şey değişmedi, Bosna Hersek gittiği ile kaldı!

Evet, bunları kovamayacağına göre, ne yapacak? Efendim Türkiye’nin helikopter ihalesi varmış da!.. Çıkmaz ayın son çarşambasında nükleer santral ihalesi olacakmış da!.. Biz de Fransız firmalarını o ihalelere almazmışız!

Yahu arkadaşlar, lütfen gülünç olmayalım.

Bu işler öyle boykotla moykotla olmaz. Sen ülke olarak dışarıda ne zaman saygınlık kazanırsan, Ermeni dahil bütün tezgáhlar o zaman otomatik olarak devreden çıkar.

Bizi yönetenler kafayı duvara vurunca bu gerçekleri bile unutmuşlar. Dışarıda devletin ve hükümetin hiçbir ağırlığı ve saygınlığı kalmamış, kurtuluşu Fransız firmalarında arıyorlar.

Şuna benzetiyorum: Adam suç işlemiş, polis tarafından kuşatılmış, kurtulmak umuduyla küçük çocuğu rehin alıp boğazına bıçak dayamış. Başbakan işte bunu yapıyor. "Benim sözüm geçmiyor, ağırlığım kalmadı, yetişin imdada ey Fransız firmaları" diyor. Ama aynı firmaların Fransa’da, Ermenistan’da da iş yaptıklarını unutuyor.

* * *

Varsayalım ki Fransa, bu tasarıdan vazgeçti. Anlamı ne olacak? AB ve soykırım konusunda bize karşı olan tavrı değişecek mi? Hayır. Ya vazgeçmezse? O takdirde hükümet Fransız firmalarını günah keçisi ilan edip Türkiye’den kovacak mı? Lütfen dünyayı kendimize güldürmesinler.

Türk insanı olarak koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin içine düşürüldüğü şu durumları her gün ibretle, hayretle, utanarak ve yüzümüz kızararak izliyoruz. Bu, bizlere yapılan en büyük manevi işkencedir.

Her şeyimiz yabancılara, hatta günümüzde yabancı firmalara ihale edilmiş durumda.

PKK terörü ABD, Kuzey Irak’taki Kürt devleti, Barzani ve Talabani’ye... Türklüğü aşağılama dahil hukuk, iç siyaset ve yasalarımız AB’ye... Ekonomi IMF’ye ve yabancı sermayeye...

Ve şimdi de Ermeni soykırım tasarısı Fransız firmalarına!..

El kapılarında bunca yalvarıp yakarmanın, dil dökmenin, ülkemizin saygınlığını iki paralık etmenin acı sonu işte bu.

Ulusal konularda bile yabancı firmalardan medet ummak, onları aracı koymak!

Ne yapmalı? Gülmeli mi, yoksa ağlamalı mı?
Yazarın Tüm Yazıları