Başbakan nerede?

ANKARA dün tarihinin en anlamlı günlerinden birini yaşadı. Ama ne yazık ki, acı bir olay nedeniyle.

Anıtkabir, Danıştay ve camideki cenaze töreninde on binlerce insanımız yürüdü, "Türkiye laiktir laik kalacak" diye slogan attı, hükümetin istifasını istedi.

Binlerce yargı mensubu ve avukat cüppeleriyle, halk kendiliğinden yürüyordu. Böyle bir olaya bugüne kadar tanık olmamıştık.

Ortada herhangi bir örgütlenme yoktu; çünkü bu hadise tam 24 saat sonra oluyordu. Eğer tören bir gün sonra yapılmış olsaydı inanın ki milyonlar caddeleri dolduracaktı.

Törene katılan bakanlar her aşamada protesto edildi. İktidar ve hükümet, bu olaydan umarım ders almıştır.

Ülkemizde meydan boş değil. Türkiye Cumhuriyeti o bağnaz kafalara bırakılmayacak kadar güçlü. Bunu bilmelerinde kendileri açısından yarar var.

Evet!.. Dün Ankara’da, baskında öldürülen Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze töreni vardı. On binlerce insanımız oradaydı.

Peki Başbakan neredeydi?

Beyefendi Antalya gezisini sürdürüyordu. Bir kavşak açılışı yapmıştı, akşam saatlerinde ise partisi tarafından düzenlenen sazlı sözlü, müzikli bir konsere katılacaktı!

O yüzden cenaze törenine gelemedi!

Altında aile malı gibi kullandığı devletin uçağı vardı ama özellikle gelmedi!..

Çünkü cenaze törenine katılırsa protesto edilmekten korkuyordu.

Bir ülkenin başbakanı bu durumlara düştüyse, bu korkulara kapıldıysa, vay onun haline!

***

Dünkü görkemli Anıtkabir yürüyüşünü ve atılan sloganları bütün televizyon kanalları canlı olarak verdi. Milyonlarca kişi bu hadiseyi baştan sona izleme fırsatı buldu.

Peki TRT neredeydi?

TRT’
nin hiçbir kanalında bu olay baştan sona yoktu! Şimdi tam zamanı. "TRT hangi kafaların elinde?" sorusunu bir kez daha sormak gerekiyor.

TRT -devletin televizyonu- bütün kanallar tarafından anında canlı yayınlanan bu olayı vermeyip de, neyi verecektir? Bu olay haber değil midir? Canlı vermeye değmez mi?

Sevgili okuyucularım, Danıştay’ı basan kişi avukat. Yüksek tahsil görmüş. Kafası çalışan biri...

Ve bağnazlığına bakınız!

Bu alçakça olayı hiç kimse sadece "zabıta vakası" olarak görmesin. Bunun temelleri yıllardır atılıyor, hem de en bilinçli bir biçimde.

Bizi yönetenler işte bu tipleri yetiştiriyor. Eğitim sistemini ona göre ayarladılar. Eğitimi, ilköğretim okulları dahil bütün kurumları ele geçirdiler. Okulların ve hatta dershanelerin büyük çoğunluğu onların.

Ülkemizin dört bir yanında pıtrak gibi Fethullah okulları, Fethullah dershaneleri açıldı. Yüz binlerce, belki milyonlarca çocuğumuzun, gencimizin beyinlerini yıkıyorlar. Ne karşılığında?

Ücretsiz okul, ücretsiz dershane, üstelik bedava ev, yurt ve gıda yardımı. Bu değirmenin suyu nereden geliyor? Devletin bir tek yetkilisi, bir tek kurumu bu sorunun yanıtını bugüne kadar araştırdı mı?

İşadamları ve esnaftan toplanan ve vergiden kaçırılan paralardan geliyor.

AKP’ye bütün gücüyle destek veren İslamcı basın olayları kışkırtıyor, sonra da saptırmaya kalkışıyor.

***

Dünyanın neresinde, hangi uygar ülkesinde başbakan dahil hükümet yetkilileri, o ülkenin yüksek yargı organı tarafından verilen kararları eleştirir, kınar? Hangisi, sözleriyle o yargı organını hedef yapar?

Bir Başbakan, türban kararı için Danıştay’a "Efendi, o senin işin değil Diyanet’in işidir" diye nasıl hitap eder?

Hedef gösterdiği insanlar tek tek öldürülen, vurulan gazetelere dünyanın neresinde izin verilir? Hangi ülkenin Dışişleri Bakanı o gazete için "En sevdiğim gazetedir" der? Düşünün, Vakit Gazetesi’nin basım ve satışını Almanya bile kendi ülkesinde yasakladı. Türkiye’de ise tık yok!

Dünkü törenler, gösteriler ve kalabalıklar, başımıza musallat olan aymaz, bağnaz, binbir yolsuzlukla lekeli ve şaibeli rejim düşmanlarına ders olsun.

Atatürkçüler, Cumhuriyet rejiminin amansız bekçileri, çağdaş kafalı yurtseverler dün Ankara’yı inletiyordu.

Başbakan neredeydi? O kavşak açıyordu, akşam konsere gidecekti! Gelemedi. Gelemezdi.

Ders olsun, ders!
Yazarın Tüm Yazıları