SEVGİLİ okuyucularım, 2006 yılı enflasyon rakamları açıklandı. Adına sokak enflasyonu dediğimiz, hepimizin günlük yaşamında yüz yüze olduğu tüketici endeksi artışı yüzde 9.65 oranında kalmayı başardı!
Bu rakamda bir incelik olduğunu unutmayın!
Biliyorsunuz, hükümetin AB karşısında uygulamaya geçirdiği bir ekonomi politikası var.
"Yıllık enflasyon tek haneli olacak!"
Yıl içerisinde doğalgazdan kiraya, konut ve işyeri fiyatlarından et ve yumurtaya, kömürden otobüs ve dolmuş ücretlerine kadar her şeye zam gelmiş. Olsun varsın! Önemli olan enflasyonun tek haneli olması. Yani yüzde 10’u geçmemesi.
Belki daha da önemlisi, enflasyon ne kadar "düşük" çıkarsa, işçi, memur ve emeklilere o kadar az zam yapılıyor ve bütçede tasarruf sağlanıyor. Siz hükümet olsanız, enflasyonu düşük göstermez misiniz?
Bu rakamları devletin bir kurumu olan TÜİK toplayıp açıklıyor.Bu durumda yapılacak olan nedir?Vatandaşı doğrudan ilgilendiren sokak enflasyonunu ille de yüzde 10’un altında göstermektir.İşte onu yapıyorlar.
Kuyumcu gibi ince çalışıp bunu başardılar!
Biri "sen bunun aksini kanıtla" derse, hiç kimse kanıtlayamaz.
Yani bu rakamı yüzde 9.99 olarak bile açıklayabilirlerdi!Yine tek haneli olurdu.
Bu yıl aynı olaya yeniden tanık olacağız. Yıl sonu hedefi olan yüzde 5’i tutturmak için yine ellerinden geleni yapacaklar. Örneğin bu ocak ayında enflasyonun büyük olasılıkla "eksi", ya da binde bir gibi bir şey olduğu açıklanacak...
Çünkü seçim yılındayız.Göz boyama kampanyası daha da hız kazanacak.
Siz doğrudan AKP hükümetine bağlı bir kurum tarafından açıklanan bu kuşkulu-tartışmalı rakamlara değil, cebinizden çıkan paraya ve önünüze getirilen zamlara ve fiyat artışlarına bakın. İşte o zaman gerçeği göreceksiniz.
ÖMER ÇELİK OLAYI
BİRKAÇ gün önce AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik’le ilgili bir olay yazdım. Havaalanında, fazla bagaj parası vermemek için tartıştığı THY görevlisi Selçuk Kaplan’ı genel müdüre şikáyet etmiş ve kovulmasına neden olmuştu. Hem de olayı belgelemiştim.
Kaplan mahkemeye gitmiş, göreve iade davasını kazanmış, bu karar Yargıtay tarafından onanıp kesinleşmişti. Ancak THY yönetimi, mahkeme kararını da takmıyordu. Yazdıklarımın hepsi belgeliydi.
Aradan üç gün geçti. AKP Milletvekili Ömer Çelik’ten, ya da THY yönetiminden hiçbir açıklama, yalanlama gelmedi. Nasıl gelecekti ki!
Bir kamu çalışanı, bir iktidar milletvekilinin telefonuyla işinden kovuluyor, mahkeme kararları uygulanmıyor. Milletvekili inkár edemiyor, İstanbul’da Atatürk Havalimanı pistinde uçakların yanında deve kestirip ülkemizi dünyaya rezil eden THY yönetimi suskun kalıyor!
Hak, hukuk, adalet, insanlık, vicdan, Allah korkusu, kanun korkusu gibi kavramları ayakları altına almışlar, paspas gibi çiğniyorlar, silindir gibi ezip geçiyorlar. Zannediyorlar ki, hep o mevkilerde kalacaklar. Kalmayacaklar.
Onlara yazıklar olsun. Diyeceğim bu kadardır.
Günaydın münaydın yok!
DÜNKÜ Milliyet’te Melih Aşık’ın köşesinde yer alan belgeli olay kanımı dondurdu. Diyanet’e bağlı İstanbul Müftülüğü, 23 Şubat günü bütün camilerde okunacak hutbeyi internet sitesinde yayınlamış. Özetle şöyle:
"Dinimizde selam verme kısaca ’Esselamü Aleyküm’ veya ’Selamün Aleyküm’ şeklindedir. Kendisine selam verilen kişi de ’Ve Aleykümüsselam’ şeklinde karşılık verir. Müminlerin selamlaşmaları dinimize göre sünnettir.
Kültürümüzde mevcut olan ’iyi günler, merhaba, günaydın’ gibi cümlelerle de insanlar birbirleriyle ilgi kurmaktadır.
Ancak kişinin esenlik ve mutluluk temennisini ’Esselamü Aleyküm’ veya ’Selamün Aleyküm’ şeklinde ifade etmesi en güzel ve sünnete en uygun olanıdır."
Bundan sonra her kim başkalarına "günaydın, iyi günler, merhaba" falan derse, Diyanet İşleri’ne göre o mümin değildir.
Ya nedir?Onu ben bilemem, bilenlere sormalı!
Bir şey daha sormalı:
Türkiye bu kafaların elinde nereye sürüklenmek isteniyor?