SEVGİLİ okuyucularım, burada Ankara Rezaleti başlıklı iki yazı yazdım. Büyükşehir Belediyesi yanıt veremedi. Bunun üzerine İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’ya hitaben iki açık mektup daha yazdım. Yanıt önceki gün (çok şükür) bakanlık tarafından gönderildi.
Ankara altüst edilmiş durumda. Başkentin ana bulvarı oyuldu, kazıldı. Aylardır milyonlarca Ankaralı çile, işkence çekiyor. Büyük bir sorumsuzluk devam eder ve trilyonlar toprağa gömülürken, bizi yönetenlerden tık yok.
Burada sormuştum: Bu iş ihale edildi mi?Edildiyse ne zaman?Kime verildi?Kaça verildi?Ne zaman bitecek?
Bir türlü yanıt gelmiyordu ve işin içinde bir iş olduğu belliydi.Şimdi size, gelen yazılı yanıtı özetle aktarıyorum. Lütfen sıkı durun:
"...Projenin Büyükşehir Belediyesi tarafından 27 Aralık 2002 tarihinde ihale edildiği, ihale ilanının 12 Aralık 2002 olduğu, ihaleye 11 firmanın katıldığı, Belbeton şirketi tarafından kazanıldığı, işin kapsamının 2002 fiyatlarıyla 7 trilyon 972 milyar lira olduğu öğrenilmiştir."
Bu açıklamadan sonra işin yönü ve rengi değişti. Bu işi 2002 aralık ayında ihale ediyorlar ve yapımına tam dört yıl sonra başlıyorlar.Niçin?İşte hikaye burada!.. Çünkü 1 Ocak 2003 günü yeni ihale yasası yürürlüğe giriyor ve açılacak ihaleleri sıkı denetim altına alıyordu. Peki iktidar ne yaptı?
1 Ocak 2003 öncesinde bakanlıklar ve belediyeler olarak çok sayıda ihale açtılar ve apar topar, yangından mal kaçırırcasına bitirdiler! İhaleler göstermelik, yeni yasadan kaçmak amacıyla açılmıştı. Kendi çıkardıkları yasadan kendileri kaçıyordu.
Şu gelen yanıta bakınız! İşi yaklaşık 8 trilyona ve dört yıl önce veriyorlar, kazmayı dört yıl sonra vurup Ankara’nın anasını ağlatıyorlar.
Fiyat, 2002 fiyatları imiş! Peki şimdi bu rakam ne kadar oldu? Gizli!
Dikkat ediniz, her harcamalarını milletten gizliyorlar. Dahası var, madem bu iş bir firmaya verildi, o halde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin araçları ve kamyonları niçin inşaatta çalışıyor? Bunları her gün gözlerimizle görüyoruz, belgeliyoruz.
* * *
Evet, şimdi iş yön değiştirdi. Burada muhalefet partilerine de önemli görev düşüyor. Şimdi şu soruların yanıtının alınması gerekiyor:
1- Yeni ihale yasası 1 Ocak 2003’te yürürlüğe girmeden önce, özellikle Aralık 2002’de apar topar kaç ihale açılmıştır?
2- Bunların bakanlıklar, belediyeler ve öteki kamu kuruluşları dahil sayısı kaçtır, dağılımı nedir?
3- Kaç katrilyonluk ihale açılmıştır? Buna duble yollar dahil midir?
4- Bir hükümet kendi çıkardığı yasadan kendi kaçar mı?
Bu sorulara yanıt verilmesi gerekiyor. Muhalefet ve medya işin üzerine gitsin, ortaya korkunç bir tablo çıkacaktır.
AKP bu işin altında ezilecektir.
Şu işe bakın siz! İhaleyi dört yıl önce açmışlar, dört yıl sonra iş başlatıyorlar. Beyefendiler ihaleyi 2002 fiyatlarıyla yapmışlar! Bugünkü maliyeti halen gizli! İşin ne zaman biteceği de bilinmiyor.
Ankara perişan edildi, milyonlarca ihsan her gün işkenceye tabi tutuluyor ve paralar toprağa gömülüyor. Yahu bunların hesabını soracak muhalefet partileri, medya organları yok mudur Allah rızası için! İktidar mensupları bu rezaleti görmüyor mu, sormuyor mu? Kim kimi koruyor?
* * *
Şimdi size bir rezaleti daha anlatayım. Bu ne idüğü belirsiz geçitler için Atatürk Bulvarı üzerindeki bütün güzelim ağaçları dibinden kestiler.
Bizim gazetenin önünden başlayan Cinnah Caddesi’nde Ankara’nın en az 60 yıllık anıt çınar ağaçları vardı. Bilinçsiz kadrolar bu ağaçların köklerini kazıp yok ettiler. Çoğu önümüzdeki yıl kuruyacak...
Ve o görkemli çınarlardan birini dün devirmeyi başardılar! Ulu çınar bu işkenceye dayanamadı ve 45 derece yan yattı. Halatla, ilkel bir biçimde yandaki ağaca bağladılar! Belediye ekipleri onu da en kısa zamanda dibinden kesecekler.
Dahası var. Atatürk Bulvarı’nın devamı olan Protokol Yolu’ndaki bütün ağaçları da dibinden kestiler. Onların ne olduğunu çoğunluk bilmez. Ankara başkent olurken, taaa Atatürk döneminde dikilen akasya ağaçları idi. Şimdi hiçbiri yok.
Ağaçları kesiyorlar, vaziyet belli olmasın diye üzerini anında örtüyorlar! Hepsinin resimleri elimizde.
Ankara’nın göbeğinde, hem de hiç trafik sorunu olmayan bir anayolda yaptıkları bunlar. Ama hesabını kim soracak, kim verecek?
Rezalet üç aya yakındır devam ediyor. Daha da bitmeyecek. Milletin trilyonları (tam rakam bilinmiyor) resmen toprağa gömülüyor. Soruyorsunuz, yanıt veremiyorlar. Zorlayınca, ısrar edince birkaç satırla işi geçiştirmeye kalkışıyorlar.