Paylaş
Allah tümünün günahlarını affetsin. Amin.
Ancak kafamda bir soru var ki, yanıtını bulamadım! Bay Belediye Başkanı, hacca gittiğini herkesten saklıyordu. Soranlara "Ankara dışında" deniyordu. Hacca gittiği gizli tutuluyordu.
İnsan hacca gittiğini saklar mı! Hacca gitmek ayıp mı!
Bir başka konuyu daha kimse anlayamadı. Bazı haberlere göre hacca Suudi kralının, bazılarına göre ise Mekke belediyesinin davetlisi olarak gitmiş. Bu normaldir! Ankara’daki Suudi büyükelçiliğinin kaldırımlarını birkaç ay önce yaptırmıştı. Koca sokakta yüzlerce metrelik bozuk kaldırıma hiç dokunmamış, kendi sorumluluk bölgesi olmadığı halde sadece Suudi büyükelçiliğine hoş görünmeyi başarmıştı.
Suudi Kralı olsam, doğrusu ben de yandaşımın böylesini davet ederdim.
Anlaşılmayan bir konu daha var. Ankara’yı düğüm eden, milyonlarca insanın yaşamını felç eden Atatürk Bulvarı inşaatındaki rezalet. İş aylardan beri sürüyor, trilyonlar gereksiz bir biçimde toprağa gömülüyor. Ne yaptıklarını kendileri bile bilmiyorlar.
İnşaat alanı yazboz tahtasına döndü.
Bu şehircilik rezaletine kendisi hacdan gelince yeniden değineceğim ve milyonlarca Ankaralı adına bazı sorular soracağım.
Bu işi bir belediye şirketi olan Belbeton’a verdiklerini açıklamışlardı. Sonrası belli değil. Bitmeyen inşaatta Namık Tanık isimli müteahhidin NA-TA isimli şirketi çalışıyor.
İşbilir müteahhit Tanık, belediye başkanı olan şahsın en yakınlarından biri. Sürekli iş almayı başarıyor.
Hacca da birlikte gitmişler. Allah kabul etsin!
* * *
Şimdi eski bakanlardan Fikri Sağlar’ın 28 Aralık 2006 tarihli Birgün Gazetesi’nde çıkan yazısından birkaç alıntı yapacağım. Sağlar, Ankara’da Gökçek ve başkanvekili tüccar terzi Seyfi Saltoğlu’nun Angora Evleri’ndeki görkemli villalarına komşu. Saltoğlu’nun adı bir zamanlar almış olduğu sahte lise diploması olayına karışmış ve ismi Resmi Gazete’de yayınlanmıştı. Sağlar’ın yazdıkları bir ibret belgesi:
"Başkanla vekilinin villaları yan yana. Her ikisi de, önce evlerinin önündeki ortak alanı bahçelerinin içine olabildiğince büyüklükte kattılar. Bu arazi halka açık, park yeri olarak belirlenmiş yeşil saha idi. Umursamadan duvarla çevirdiler. Geçen yıl belediye araçları bu bahçenin etrafına yetişmiş çamlar dikti.
Bu yıl çevrede yol çalışmaları yapan belediye araçları, gece gündüz demeden Gökçek ve Saltoğlu’nun bahçelerinin önündeki çamlar arasına yüzme havuzu ve rekreasyon alanı yaptı. Soranlara ’parkı halkın hizmetine sunmak için çalışıyoruz’ cevabı verildi.
Sonra bir baktık ki, yüzme havuzu ve müştemilatı yeniden bir duvarla ’başkanların’ bahçesine katıldı.
Çalışan araçların tamamı belediye ya da taşeronların (Büyükşehir’e iş yapan müteahhitlerin) araçları idi.
Yapılanların masrafını kim karşıladı, merak ediyorum...
Benim gibi yüzlerce insan aynı yerde oturuyor. Herkes haklara ve yasalara saygı göstermeye çalışıyor. Ama onlar kör gözüm parmağı diyorlar...
Pervasızlar."
* * *
Bunlar son derece ciddi suçlamalardır... Ve derhal yanıt verilmesini gerektirir. Dün Fikri Sağlar’ı arayıp yazdıklarını bir kez daha kendisine sordum. "Aynen doğrudur" dedi. O halde soralım:
Bunların bahçesine kaçak yüzme havuzu yapıldı mı? (Havuz açık mı, kapalı mı!)
Yeşil alan ilan edilen yerler bahçelerine katıldı mı?
Bu işler için belediye ve müteahhitlerin araçları kullanıldı mı?
Bu yapılanların imar planında yeri var mı?
Şimdi acaba bu olayları araştıracak bir makam çıkar mı? Başbakan, İçişleri Bakanı, hatta aynı yerdeki villası nedeniyle Baykal’ı Meclis kürsüsünden suçlayan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan acaba Gökçek ve tüccar terzi Saltoğlu’nun bu yaptıkları için inceleme emri verir mi?
Vermezler. Veremezler!.. Çünkü Türkiye’de hiçbir makam kendi adamlarının, partililerinin, yandaşlarının üzerine gitmez.
Gidemez.
Gökçek şimdi hacı oldu sayılır! Allah kabul etsin, Allah -mutlaka yoktur ama!- günahlarını affetsin. Amin.
Paylaş