TÜRKİYE’nin iç ve dış siyaseti ABD ve AB’ye, ekonomisi bütünüyle IMF’ye bağlandı. Kendi özgür irademizle karar alabilmemiz mümkün değil. Bunlar Türkiye’yi kucaklarına düşürdüler...Ve sık sık gaz veriyorlar: ‘Aferin çocuklar, iyi gidiyorsunuz. Hep böyle olun, bizim sözlerimizden dışarı çıkmayın. Aksi takdirde burnunuz pislikten çıkmaz.’ Osmanlı’nın son zamanlarındaki kapitülasyon rezaletini şimdi aynen yaşıyoruz. Başımızda çeşitli ülke ve kuruluşlardan kapitülasyon komiserleri, her biri bizi kendi çıkarları doğrultusunda yönlendiriyor.IMF’nin Birinci Başkan Yardımcısı Bayan Krueger, birkaç gün önce Ankara’da idi. Demeç verdi:‘Asgari ücret çok yüksek.’Kulaklarıma inanamadım. Türkiye’de milyonlarca insanımız asgari ücret olan 350 milyon lira ile ayın sonunu getirmeye çalışıyor. Üç kişilik bir aile düşünün. Bu parayla yiyecek, içecek, karnını doyuracak, elektrik, su, yol parası ve pek çoğu da kira verecek. Olacak şey değildir. İnsanlık dışıdır. İşte bu yüzden ülkemizde özellikle hırsızlık, gasp, kapkaç olaylarında inanılmaz bir artış var... Çünkü insanlar, aileler aç. İşsizlik korkunç boyutlarda. Asgari ücret, milyonlarca insanımızın karnını doyurmuyor, yetmiyor. Niçin?.. Çünkü Türkiye’de açlık sınırı devletin rakamlarına göre 528 milyon Törkiş lira. Kucağına oturduğumuz IMF’nin yetkilisi hiç utanmadan, hiç sıkılmadan ‘asgari ücret yüksek’ diyebiliyor. Türk insanına korkunç bir saygısızlık sergiliyor. Peki hükümetten bu sözler için bir ses, bir tepki var mı? Yok! Hadise aynen, Fransız İhtilali sırasında ‘yiyecek ekmek bulamıyoruz’ diye ayaklanan ahaliye Kraliçe hazretlerinin ‘ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler’ demesini anımsatıyor. Allah hiçbir kimseyi ve hiçbir ülkeyi başkalarına muhtaç etmesin. Ettiği zaman işte böyle oluyor. Saygısızlık sergilemek bir yana, sizinle alay ediyorlar, dalga geçiyorlar. Kucakta olmanın küçücük bir bedeli! BİZİM OKULLARIMIZ!Ankara’da, Çankaya’nın birkaç dakika uzağında, milletvekillerinin pek çoğunun evlerine yakın, sadece 5 sınıfı, 99 öğrencisi ve 5 sınıf öğretmeni olan Yeşilkent İlköğretim Okulu var. Pek çok ilköğretim okulunda öğretmen bulunmazken, burada fazlası var. Hatta bazı öğretmenler sınıfa bile hiç girmeden, okula sadece haftada 1 gün uğrayarak ve hiçbir ders vermeden bankamatik maaş alıyor. Bunların arasında kocaları milletvekili olan 3 öğretmen var. AKP Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal’ın eşi Hacer Kastal, AKP Adana Milletvekili Vahit Kirişçi’nin eşi Hanife Kirişçi ve CHP Sinop Milletvekili Engin Altay’ın eşi Filiz Altay. ‘Bizim okullarımızda’ milletvekili eşi olmanın bu kadarcık ayrıcalığı olmasın mı! Olsun, olsun! SEZAİ BAYAR’IN KİTABI Sezai Bayar tam 43 yıllık gazeteci. Yazılı basının, gazetelerin, dergilerin gerçek emekçisi. Yaşadığı, tanık olduğu olaylar ve başına gelenler ciltleri doldurur. Gazeteci kitapları gerçekten ilginç oluyor... Çünkü bizim yaşadıklarımız, bizim anılarımız sadece basın kesimini değil, Türkiye’deki olayların içinde veya yakınında yaşayan herkesi ilgilendiriyor. Sezai, gazetecilikte yaşadıklarını, anılarını yazdı. Çok ilginç bir kitap oldu. ‘Yaşadıklarım, Yazmadıklarım.’ (Duman Yayınları.)Bizim meslekte ayak oyunları boldur. Atılan kazıklar ve düşmanlıklarla birlikte gerçek dostlukların da haddi hesabı yoktur. Sezai Bayar benim bu meslekteki dostlarımdan, arkadaşlarımdan biri. Kitabında anlattığı olayların bazılarını birlikte yaşadık. Güldük, üzüldük, kavgalar verdik, iyi ve kötü günleri birlikte paylaştık.Okuyun, beğeneceksiniz.