EROL Hürbaş, İmar Bankası yönetim kurulu üyesi idi. Geçmişte Hazine Genel Müdürü olarak görev yapmıştı. Sonra bu bankaya geçti. Bir süre sonra Uzan ailesinin yolsuzlukları gündeme geldi.
Bankayı yöneten Uzanlar yurtdışına kaçarken, Türkiye’de olanlar yakalandı ve yargıya sevk edildi. Karşılarında dev gibi TMSF vardı. Çıkarılan yasalar "hortumcu" aleyhine inanılmaz hükümler taşıyordu.
Erol Hürbaş hortumcu olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Kartal Cezaevi’nde tam 22 ay yattı. Onlarca kez mahkemeye çıktı ve beraat etti. Yargıtay, 10 gün kadar önce beraat kararını onadı.
Ana davadan beraati kesinleşen Hürbaş’ın geriye altı davası kaldı!
Bu süreçte ailece çektikleri çileyi, onlara yapılan manevi işkenceyi biliyorum. Nereden bildiğimi sorarsanız, Erol benim çok eski arkadaşım. Hortum mortum yapacak adam olmadığını herkes biliyordu ama elden gelen bir şey yoktu.
Bu olay patlak vermeden çok önce, eşi Gülten Hürbaş, biri kendisine veraset yoluyla intikal eden iki daire satmıştı. İmar Bankası olayı patlayınca TMSF tarafından kendisi ve daireleri alanlar hakkında "hileli alım satım" açılmasın mı!
TMSF, Erol’dan 7 katrilyon 600 trilyon para istiyordu. Faizi hariç! Şu anda emekli maaşının üçte biri kesiliyor. Eşinin bir arabası var, satması yasak. Aile bireyleri için yurtdışı yasağı var.
Ama 22 ay yatırdılar. Şimdi beraat etti. Erol Hürbaş ve benzerlerine uygulanan bu işkencenin, çektirilen çilenin hesabını kimler, nasıl verecek?
* * *
Şimdi bir de Erol’un oğlu Mehmet Hürbaş’a bakalım. Onun durumunu burada 21 Kasım 2004 tarihli yazımda -soyadını vermeden- "Mehmet’in Çilesi" başlığı ile size duyurmuştum.
Mehmet şimdi 39 yaşında, Boğaziçi Üniversitesi’nden mezun bir inşaat mühendisi. Fransızca, İngilizce ve Almanca biliyor. Devletin organı TMSF, babasına yaptıklarını aynen Mehmet’e de yaptı. Üzerine kayıtlı biri yürümeyen iki araba var, onları satamıyor. Evi, ya da başka malı mülkü yok. Kirada oturuyor. Yurtdışı yasağı var. Kendisinden de 7 katrilyon 600 trilyon lira faiziyle birlikte isteniyor! Yurtdışına çıkışı yasak!
Mehmet’e çektirilen çilenin, ıstırabın, yapılan manevi işkencenin bire bir tanığıyım. Mehmet, yaşaması için çalışması ve bir gelir elde etmesi gerekiyordu. İşe girerse, sigortalı ve bordrolu olursa, kendisine maaşın ancak bir milyarı ödenecekti. Üstü TMSF hesabına yatırılmak zorundaydı!
Mehmet iş bulursa parasını açıktan, elden alıyordu.
Uzan ailesini tanımazdı. İmar Bankası veya bu aile ile doğrudan veya dolaylı hiçbir işi ve işlemi olmamıştı. Uzan grubunda çalışmamıştı.
Bankada ömür boyu biriktirdiği 40 bin doları vardı, o paraya da el konulmuştu.
Mehmet’e inanılmaz sıkıntılar yaşattılar. Sıkıntılar eve yansıdı. Eşinden ayrıldı. Dişinden tırnağından ayırıp küçük kızına nafaka veriyor.
Aleyhine kullanılacak bir tek bilgi ve belge bulamadılar ama şeytan azapta gerekti!.. Çünkü bir kez "hortumcunun oğlu" damgasını TMSF’den yemişti.
TMSF’nin elinde avukatlar ordusu vardı ama Mehmet’te bunlar yoktu. Hiçbir suçu ve günahı olmayan, hiçbir kirli işe bulaşmamış Mehmet’i süründürdüler. Halen de sürünüyor. Nereye gitse karşısına aynı yanıt çıkıyor:
"Üzgünüz ama yasa böyle diyor."
Bu nasıl yasadır ki, suçsuz-masum insanları da perişan etmek için çıkarılmıştır! Günah işleyen ile günahsızı aynı kefeye koydular. Vur deyince öldürdüler. Masum insanlar sürünüyor. Bu yasaların günü gelince kendilerine döneceğini akıllarına bile getirmediler.
Erol Hürbaş’ın "hortumcu" olmadığı mahkeme kararıyla belgelendi ve Yargıtay tarafından onandı. Ancak çile sürüyor. Ailece her şeyleri üzerinde, emekli maaşı dahil "tedbir" var. Sonsuzyetkilerle donatılmış olan TMSF bu durumda ne yapacak? Baba oğul Erol’la Mehmet’in ve nice benzerlerinin halen yaşamakta olduğu bu insanlık dışı olayı nasıl sonlandıracak? Dün Mehmet şöyle diyordu: "Benim günahım ne? Malım yok, param yok. Hortumcu değilim. Banka işlerinden anlamam. Birileri birilerinin üzerine gidiyorsa, intikam alıyorsa, bu katrilyonluk para ilişkilerinde benim suçum nedir? Hayatım karardı. Suçum varsa niçin yargılamadılar? Suçum yoksa niçin beni bırakmıyorlar?"
Hortumcuya hesap sorun. Ama bu işlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan insanları daha fazla süründürmeyin. Bu yaptıklarınız adalete, hukuka, insan haklarına sığar mı?
Her şeyi bırakın bir yana, 22 ay boş yere hapis yatmanın bedelini kim kime nasıl ödeyecek?
İşte size bir aileye, baba ile oğluna ve daha nicelerine yıllardır yaşatılmakta olan insanlık dışı utanç tablosu örneği. Hükümet ve TMSF mutlu olsun, şimdilik onlara helal olsun!