AB pasaportu uğruna!

BİR toplumu yok etmenin en kolay yolu, içinden çökertmektir. İçinden çökertmek için para dağıtırsınız, çeşitli vaatlerde bulunursunuz. Şimdi bunu Kıbrıs'ta yaşıyoruz.

Gözleri AB pasaportuyla kamaştırılan belli kesimler sürekli miting düzenleyip AB bayrakları açıyorlar. Ellerinde ‘‘işgalciler defolsun’’ pankartları... ‘‘İşgalci’’ dedikleri, yakın geçmişte kendilerini veya ana babalarını ölümden kurtarıp özgürlük veren Türk askeri.

Bazılarında ise başka acayip pankartlar: ‘‘Biz Türk değiliz, Rum değiliz, Kıbrıslıyız.’’

Son mitingde birileri Kıbrıs Rum bayrağı da açıyor. Demek ki Kıbrıs'ta bazılarında onur, milliyet gibi kavramlar epeyce azalmış, ya da tümüyle yok olup gitmiş. Denktaş yuhalanıyor, ona bindiren Recep Tayyip alkışlanıyor... Demek ki AB'nin psikolojik içten çökertme harekátı amacına ulaşmış.

***

Kuzey Kıbrıs, ekonomik açıdan zorda. Türkiye'nin sorunlarını aynen yaşıyor. Ama bunlar, bu olanlara yol açmamalı.

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir toplum, AB vatandaşı olabilme uğruna kendisine ve ülkesine böyle ihanet etmedi. Ama onlar da bir yerde haklı!

‘‘Anavatanları’’ Türkiye, AB'ye girebilmek uğruna Avrupa'nın karşısında takla attıkça atıyor. Kapıdan kovuluyor, bacadan girmeye çalışıyor. AB'ye yalvarıyor olmuyor, yakarıyor yine olmuyor.

Anavatanda ‘‘liberalci’’ medya var. Bunlar ‘‘Denktaş istifa, ver kurtul’’ diye her gün yayın yapıyor. Denktaş gidecek, Kıbrıs verilecek, iş bitecek!

Türkiye'de öyle bir hükümet var ki, evlere şenlik. Bir yanda AB'ye, öbür yanda Yunanistan'a yaranmaya çalışıyor: ‘‘Şimdi Kıbrıs'ı verirsek onlar da bizi AB'ye alır’’... Nah alır!

Kendini ‘‘Kıbrıs Türkü’’ değil ‘‘Kıbrıslı’’ olarak tanımlayan kesim bastırıyor: ‘‘Bırakın bizi işgalciler. AB vatandaşı olalım, AB pasaportu alıp kurtulalım.’’ Başlarına ne geleceğini bilmiyorlar.

Bilerek veya bilmeyerek, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'ne çalışıyorlar.

Öte yanda ise Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi, kendilerine arka çıkan bu‘‘Türk olmayan Kıbrıslılarla’’ gurur duyuyor. Rum Dışişleri Bakanı ‘‘O halk Denktaş'ı Çavuşesku gibi devirecek’’ diyor. Dünkü Yunan basını Kıbrıs mitingini ‘‘halk isyanı, son utanç duvarı’’ diye tanımlıyor.

AB bastırıyor: ‘‘Önce Kıbrıs'ı verin, sonra AB işine bakarız.’’

Kıbrıs ‘‘Türk’’ halkı bölünmüş, işin içine para girmiş, pasaport girmiş.

Türk hükümeti ise Kıbrıs konusunda ne yapacağını bilmiyor. Kıbrıs politikamız yok. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bir komedi, bir rezalet sergileniyor.

Gerçeği Genelkurmay Başkanı söylüyor: ‘‘Kıbrıs'ı vermek, Türk'ü Anadolu'ya sıkıştırıp boğmaktır.’’

***

Elimde eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Kemal Yamak'ın geçtiğimiz şubat ayında Harp Akademileri'nde yaptığı konuşmanın metni var. Keşke bu konuşma ‘‘Kıbrıs'ı ver-kurtul’’ takımına dağıtılsa da, bunlar yakın geçmişi şöyle bir görse. İşte size üç kısa bölüm:

‘‘Girit'i Yunan almadı, Avrupa onlara verdi. Ege adalarını, 12 ada ve Rodos'u onlara Avrupa verdi. Şimdi aynı oyun Kıbrıs'ta oynanıyor...’’

1974 Kıbrıs Barış Harekátı sonrası toplanan 2. Cenevre Konferansı'nda İngiltere Dışişleri Bakanı Callaghan, Türk heyetine hitap ediyor: ‘‘Bugün Kıbrıs sizin esiriniz. Ama gelecekte siz Kıbrıs'ın esiri olacaksınız.’’

Makarios
konuşuyor: ‘‘Kıbrıs'ın Türklerden kurtarılması için uzun vadeli mücadele politikası uygulamak gerekir.’’

Adamlar haklıymış ama buna bazı Kıbrıs ‘‘Türklerinin’’ çanak tutacağını ne biz düşünürdük, ne de onlar!

***

Ey hükümet, sen neredesin? Kıbrıs konusunda ne düşünüyorsun? Siyasetin, düşüncen nedir? Ne yapacağız? AB uğruna bu kepazeliğe katlanacak mıyız, yoksa onurlu bir çözüm peşinde mi olacağız?

28 Şubat, Birleşmiş Milletler Planı için son gün. İşte, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi orada, Denktaş orada. Taksimetre artık geriye doğru çalışıyor. Denktaş bu ihanet çemberi içinde nasıl görüşme yapacak, neyin pazarlığını yapacak? Kendi toplumu içinden çökertilmiş, Denktaş'ın bütün pazarlık kozları elinden alınmış.

Bir AB pasaportu uğruna ihanet çemberi! Tarihe geçecek bir olay.
Yazarın Tüm Yazıları