Müthiş insanlar, müthiş şehir

Denizli Tren Garı’nda dün, güzelim Buldan dokumalar, Denizli havluları ve rengarenk şallar, Uluslararası Af Örgütü’nün insan haklarını sıralayan fotobloklarıyla karşılıklı dizildi saatlerce.

Bu projenin başlangıcında, hak kavramını gündelik hayata indirmeyi amaçlarken, belki tam da bunu kastetmek istemiştik; bir gün pazarda alışverişe giden tüm insanlar doğuştan gelen haklarını bilir ve talep eder hale gelecek.

Zonguldak’tan daha iki ay önce Denizli’ye atanan Vali Yavuz Erkmen, Hürriyet için üzerinden tren geçen bir 60. doğumgünü pastası hazırlatmıştı. Belediye Bandosu, Denizli türküleriyle sivil bir konser verdi. Kalabalık çok müthişti. Yani Denizli, Hürriyet Hakkımızdır/Tren Özgürlüktür’ü Valilik, Belediye, sivil toplum kuruluşları ve halkla, organize bir şekilde bağrına bastı.

Turizmde de iddialı

Modern kent görüntüsüne çoktan kavuşmuş Denizli, 1980’lerin başında Türkiye’nin sahip olduğu ihracat hacmine bugün tek başına sahip olmakla övünüyor. Ama burada kalmaya niyetli değil; önümüzdeki yıllarda tekstil, mermer, hatta deniz memleketi Finlandya’ya füme alabalık ihracatlarına ek olarak termal turizm ve termal suyla yapılan seracılıkla öne çıkmayı planlıyor. Pamukkale’si ve antik kentleriyle aslında turizme çok yakışan bir şehir Denizli; ancak Denizlililer, turistlerin daha çok transfer için geldiğinden ve şehirde bir günden fazla kalmamasından şikayetçi. Bu kaderin değişmesi için askeri nitelikli havaalanının gece inişlerine ve yabancı charter uçaklara açılmasını talep ediyorlar.

Denizli’nin demiryolu geçmişi oldukça uzun; ilk tren 1897’de gelmiş. Vali Erkmen, insan haklarını hatırlatmak için böyle bir organizasyonla buralara gelmemizi içtenlikle tebrik ediyor, bizi sevindiriyor. "Trenimizi sevdiniz mi?" sorusuna ise "Sevmekle birlikte özlemişiz" diyor. Okuma yazma oranının çok yüksek, kadın istihdamının yüzde 40 düzeyinde olduğu Denizli’de insanların haklarını talep etme konusunda hiç sıkıntı yaşamadıklarını belirtiyor. Söylediğine göre, gelir gelmez cep telefonunu vatandaşa duyurmuş, "Gece bile çekinmeden arayabiliyorlar" diyor.

Belediye Başkanı Nihat Zeybekci ise geçmiş "medya deneyimleri"nden mustarip biraz. Cami yıkma girişimiyle suçlanan ender AKP’li başkanlardan. Yıkmakla suçlandığı camiyi gösteriyor bize; üç katlı bir apartman, üçüncü katında bir minare! Başkan bir de içki servisini şehir merkezinden kenar bir semt olan Tabakhane’ye taşıyıp "kırmızı sokak" yaratmakla suçlanmıştı. Akşam yemekte, belki de bu tartışmayı bir daha yaşamamak adına "Neden bir kadeh şarap almıyorsunuz, Denizli’nin çok güzel şarapları var" diyor.

Tabakhane ile ilgili projesine de açıklık getiriyor: "Biz turizme ağırlık vermek istiyoruz. Bu yüzden orayı ben bir barlar sokağı haline getirmek istedim. Bu şehir içinde içki yasaklanacak anlamına gelmiyor. Londra’da, Frankfurt’ta, Paris’te nerelerde içki içilebiliyorsa, Denizli’de de aynı yerlerde içilebilir."

Pamukkale’nin ücreti

Yalnız Denizli turizmiyle ilgili kulağımıza fısıldanan başka bir şey oldu dün: Pamukkale’ye giriş için, dün itibariyle, kişi başı 20 YTL ücret konmuş. Rehberler, ailelerin bu ücreti karşılamakta zorlanacağını söylüyor. Bu uygulama, tüm ören yerleri ve müzeler için geçerliymiş. "Sadece yabancıları düşünüp, yerlileri düşünmüyorlar" deniyor. Yüksek ücretlerle halkın kendi toprağını, kültürünü tanımasının engellenmesine karşı çıkıyorlar haklı olarak. Seyahat, sağlıklı bilgi ve kültür edinme hakkı, trenimizin temasına girdiğinden, bu konudaki elçilik görevi de bize düşüyor, diyoruz ve Yüksek Sadakat’in Hürriyet Hakkımızdır halk konserini izlemek üzere Aydın’a doğru yola çıkıyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları