Paylaş
***
Melek Karaaslan’ı hatırlıyor musunuz? 16 yaşında evlendirilmişti, iki çocuğu vardı, üçüncüye hamileydi. Eşinin ailesi tarafından 3 ay tuvalete kapatıldı, aç susuz bırakıldı, işkence gördü. Hastaneye götürüldüğünde 30 kiloydu, öldü.
Ya Kader Erten’i? Kısa hayatının hikayesi de “12 yaşında evlendirildi, 13'ünde anne oldu, 14’ünde öldürüldü” kadar kısaydı. Tıpkı, Nuran Halitoğulları’nınki gibi. O da kaçırılarak tecavüze uğramış, Jandarma tarafından kurtarılmış, ailenin talimatıyla babası tarafından kabloyla boğularak öldürülmüştü.
Sadece 3 örnek, hiçbiri münferit değil. Türkiye’de her türlü şiddete maruz kalan ve öldürülen kadınlar, bu vahşeti yaşamaya daha çocukken başlıyorlar. Her 10 aileden 4’ünde yaşanan bu şiddet, yasalara ve alınan önlemlere karşın yetersiz uygulamalar nedeniyle azalmadan sürüyor, belki de artıyor. Bu konuda en fazla sorumluluğu üstlenen siyasiler ise çözüm yerine yangına körükle gidiyor: Gün geçmiyor ki, kız çocuklarının ve kadınların eteği ya da örtünmesi, kahkahası ya da doğurganlığı siyaset diline konu olmasın. En az konuşulanlar ise tecavüzcülere ve kadın katillerine uygulanan ceza indirimleri, cezasız kalan onca suç…
Bugün 11 Ekim Dünya Kız Çocuklar Günü… 2011’de Birleşmiş Milletler’in tüm dünyada kız çocuklarının haklarına ve karşılaştıkları sorunlara dikkat çekmek için ilan ettiği bu gün, kutlanacak bir şey olmadığından, bir bayram değil, mücadele günü. Kız çocuklarının şiddetten korunması, haklarının tanınması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin her alanda sağlanması için erkeklerin de bu mücadelede rolünün çok önemli olduğuna işaret eden Birleşmiş Milletler, bu yıl günün temasını “Şiddet döngüsünü kırmak için kız çocukları güçlendirelim” olarak belirledi. Bu nedenle 150’den fazla kurumsal üyesiyle dört sivil toplum kuruluşu ağı ve Türkiye’deki BM kuruluşları, ortak bir bildiri yayınladı.
700 MİLYON ÇOCUK EVLİ
UNICEF verilerine göre dünyada her 10 kız çocuktan biri cinsel şiddete maruz kalıyor… Türkiye’de bu oran daha yüksek: Ergen kız çocukları ve genç kadınların yüzde 11’i, 15 yaşından önce tacize, tecavüze uğruyor. 15-24 yaş arasındaysa bu oran, yüzde 6… Yine UNICEF verileri gösteriyor ki, bugün dünya genelinde 18 yaşından önce evlilik yapmış 700 milyon kadın var; 250 milyonu 15 yaşından önce evlendirilmiş. TÜİK istatistikleri de 2013 yılında Türkiye’de evlenen kadınların yüzde 24’ünün 16-19 yaşları arasında olduğunu ortaya seriyor.
Kız çocuklarının yaşadığı sorunlar bir değil, beş değil; gelişmiş ülkeler de dahil tüm dünyada, cinsel sömürü ve istismara uğruyor, pornografinin nesnesi haline getiriliyor, insan ticaretine maruz bırakılıyorlar. Çocuk işçiliği de en az bunlar kadar yaygın. Başta cinsel, fiziksel, duygusal, ekonomik olmak üzere şiddetin her türü, evlerinde, okullarında, bakım kurumlarında, adli kurumlarda, sokakta, yaşadıkları her ortamda kız çocukların karşısına çıkıyor.
Hürriyet’in 2007’den bu yana sosyal sorumluluk projesi olarak işlettiği Acil Yardım Hattı’na gelen çağrılar arasında, kız çocuklarının fiziksel, duygusal, cinsel şiddet, zorla evlendirme baskısı ve aile içi cinsel istismar, okula göndermeme şikayetleri önemli bir yer tutuyor. 190 ülkeden toplanan verilerle oluşturulan “Açık Görüş Alanında Gizlenen” başlıklı UNICEF raporu, şiddetin kalıcı, çoğu durumda kuşaktan kuşağa aktarılan etkilerini vurguluyor.
Bütün bunlara, son zamanlarda Türkiye ve etrafında yaşananların eklediği sorunlar da var: Çatışmalı ortamlar şiddet görme riskini artırıyor. Savaş sona erse dahi şiddetin etkisi uzun yıllar devam ediyor. Kız çocukların maruz kaldığı şiddet çoğu zaman yasal, adeta devlet eliyle ve toplumun gözünde kabul görüyor. Kendi haklarını bilme hakkı engellendikçe kız çocukların adalet, bakım ve destek talebi görünmez hale geliyor.
ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZSE…
Çocuğa Karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı, Çocuğa Yönelik Ticari Cinsel Sömürü ile Mücadele Ağı, Çocuk Gelinlere Hayır Ulusal Platformu, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı ve Birleşmiş Milletler Cinsiyet Eşitliği Tematik Grubu, yayınladığı ortak bildiride şöyle diyor:
“Erken/zorla evlendirilen kız çocuklarının, Suriyeli ve diğer mülteci ve sığınmacı kız çocuklarının, Roman kız çocuklarının, zihinsel ve fiziksel engelli kız çocuklarının, LGBTİ çocukların ve mevsimlik tarım göçünden etkilenen kız çocuklarının özel koruma önlemleriyle desteklenmesi gerektiğini hatırlatıyoruz. Kız çocuklarının kolluk kuvvetlerine başvurduklarında sorumluların cezalandırılmasıyla ilgili haklarının korunması gerektiğine dikkat çekiyoruz. Ensest gibi tabu sayılan istismar biçimlerinin önlenmesi için etkin ve gerçekçi sosyal politikalara ihtiyaç duyuyoruz. Çatışmalı ortamlarda kız çocuklarının taciz ve tecavüze karşı her zamankinden daha korunmasız olduklarını biliyoruz.”
Dün Ankara’da bu konuda bir panel düzenleyen sivil toplum örgütleri, özellikle ergenlik çağındaki kız çocuklarının gelişimine yatırım yaparak, sömürü, istismar ve ihmalden uzak, şiddetsiz bir ortam yaratarak, toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarıyla toplumun güçlendirilmesini talep ediyorlar. Çünkü “çocuklarını geleceği olarak gören” bir ülkenin, o gelecekte kız çocuklarını da hesaba katarak plan ve programlar geliştirmesi şart.
DERHAL YAPILMASI GEREKENLER
Anayasa, İstanbul Sözleşmesi, uluslararası çocuk ve kadın hakları sözleşmelerinin etkin bir şekilde uygulanmasının beklendiği ve izlemeye devam edileceği belirtilen bildiride, yapılması gerekenler şöyle sıralanıyor:
Paylaş