Paylaş
Araya yeni kitabımın çalışmaları girdiği için gelen yağların hepsini tadamadım henüz ancak sezon benim beklediğimin çok üzerinde.
Şimdiye kadar tattıklarım üzerinden genel değerlendirmem bu.
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada çiftçi olmak gittikçe zorlaşıyor.
İklim şartları, pandeminin getirdiği olumsuzluklar, yükselen maliyetler...
Bu sene Türkiye için iyice zor bir yıldı.
Yaz boyunca kuraklıktan tutuşan ormanlarımızı, zeytinliklerimizi izledik.
Daha önce de bir yazımda bu kadar kuraklık sonrası bu sene zeytinyağlarımızda odunsu özellik olarak değerlendirdiğimiz, kuraklığın getirdiği bir “kamaştırma” duygusu olabileceğinden, geçirdiğimiz yazı unutmadan bu yağlarımızın bu façalı halini de sevmemiz gerekeceğinden bahsetmiştim.
Tam da tahmin ettiğim gibi oldu.
Damla sulama imkanı olan üreticilerde biraz daha az hissedilse de sezonun sıcaklığının, kuraklığının imzası var yağlarda, ki bu negatif bir şey değil.
Her şeye rağmen çok iyi yağlar tadıyorum bu sene.
Gerçekten mutluluk verici.
Tekrar ve de gururla söylüyorum, sezon beklentimin çok üzerinde. Üreticilerimizin emeklerine, ürettikleri çarelere sağlık.
Bu hafta birkaç üreticiden aynı tarzda mesajlar aldım.
Ürünlerinin üzerine etiket koymaya korkar haldeler.
Genel duygu şu: Şişe üzerine hayatta kalabileceğimiz fiyatı yazmaya utanıyoruz.
“İtalya ile maliyetler aynı, burada üretim iyice zorlaştı, İtalya’da üretim yapmayı düşünüyorum” diyenlerin sayısı da az değil.
Maliyetler dünyanın en pahalı zeytinyağını üreten İtalya ile yarışır durumda.
Bu sene zeytinyağlarında ciddi bir fiyat artışı göreceğiz.
Üretici de memnun değil bu durumdan.
Üreticinin mahcup olması elbette teselli değil.
Daha az romantik, pratik ve uzun vadeli çözümler gerekiyor.
Bunun için bir an önce kolların sıvanması gerek.
Bu üreticinin tek başına verebileceği bir mücadele değil.
Yerel, merkez yönetim, kurumlar, bireyler kafayı yorup bir seferberlik duygusu içine girip, öyle ilerlemek gerekiyor.
Tüketici olarak bize düşen de zeytinyağından vazgeçmemek.
Zeytinyağının peşini bırakırsak, günde bir kaşık, ilaç niyetine içersek, elit bir kesimin ürününe dönüşmesine izin verirsek kaybedeceğimiz çok şey var. Sağlığımız başta olmak üzere, kültürel sağlımız, Akdenizli kimliğimiz...
Maliyetlerinin düşmesi için üretim ve tüketimin artması gerekiyor.
Zeytinyağı haritasının genişlemesi elzem.
Akla gelmeyecek şartlarda hayatta kalan bu ağacı, mucizevi yağının üretimini tüm Türkiye coğrafyasına yaymak, tüketimi artırmak, artırmak, artırmak, bu yağla doğmuş sofralara hafızasını geri kazandırmak... Ödev çok.
Birlik olup, enseyi karartmadan maliyetleri düşürmek şart.
Masanızdan, gönlünüzden zeytinyağını eksik etmediğini bir hafta olsun.
Paylaş