Paylaş
Burhaniye’ye AVM yapılcakmış.
24 dönümlük zeytinlik arazi bu amaçla ihaleye çıkarılmış. İhaleyi de İbrahim Tatlıses kazanmış.
Burhaniye Çevre Platformu (Burçep) isyanda.
“AVM’ye ihtiyaç yok, bırakın Burhaniye sahil kasabası olarak kalsın” diyor.
CHP’li Belediye başkanı Ali Kemal Deveciler, “Sadece 175 ağaç sökülecek, zeytin ağacı ölmez” diyerek kendini savunuyor.
Haberi görür görmez Tatlıses’in bir zamanların Türkiye’sinin gerçeklerini çok zekice özetlediği, tarihe geçen cümlesi aklıma geldi: “Urfa’da Oxford vardı da biz mi okumadık...”
Urfa’da Oxford hâlâ yok ama artık Harran Üniversitesi var.
Bölgede zeytinciliğin gelişmesi için ciddi araştırmalar yapan, eğitimler veren bir üniversite.
Urfa’da Oxford yok ama zeytinlik var.
Doğru düzgün zeytinyağı üreten, gelişmeye çalışan üreticiler var.
Ben Mustafa Gülpınar ve Atlıhan ailesinin zeytinyağlarını tanıyorum, mutlaka benim bilmediğim nice üretici var.
Ölmez ağaç, cefakar ağaç diye kafasına kafasına vurmak mı gerekiyor?
Muğla’da, Manavgat’ta yanan zeytinliklerin yasını tutarken, zeytinyağı üreticileri yüksek maliyetlerle başa çıkamıyor...
Zeytinyağı haritası genişlesin, üretim artsın ki fiyatlar düşsün, tüketim artsın derken havalandırması, ışıklandırması, trafiğiyle bölgenin sırtına ekstra karbon ayak izi yükleyecek alışveriş merkezi, yaşadığımız, çocuklarımıza bırakacağımız dünyayı etkileyen küresel ısınmanın haznesine yazılmış bir artı puan daha değil mi...
Çocukluğumun dört gözle beklediğim dizisi Aydan Şener’li Çalıkuşu dizisinde sürekli “Ah Evropa” diyen bir karakter vardı.
Ona benzemek istemiyorum ama elde değil.
Teknolojinin en ilerisini kullanıyoruz. O konuda denecek bir şey yok.
İleri gitmekte sorunumuz yok, köklerimize tutunmaktada zorlanıyoruz.
Yaşadığım şehir Roma’da alışveriş merkezi sayısı tek elin parmağını geçmiyor, onların da hepsi dışarıda.
Yağmurda çamurda, güneşli havada dükkan dükkan dolaşıyoruz. Turistler de öyle yapıyor...
Sokak aralarındaki küçük üreticiler bu sayede ayakta kalabiliyor, bu sayede asırlık lokantalar hâlâ hizmet veriyor, yeni işletmeler iyi ise eskiler arasında yer edinebiliyor ve şehrin doğal dokunusu korunuyor.
Şehrin meşhur yapılarından Kolezyum ve civarındaki zeytinliklerden belediye zeytinyağı yapıyor Roma’da.
Kolezyum’u da içine alan Palatino tepesinde bal üretimi var.
Demem o ki harita genişlesin derken elden 24 hektar daha gidiyor, ona yanıyorum.
Keşke Ibrahim Tatlıses harika bir tesis kursa da hem kendi zeytinlerini, hem etrafın zeytinlerini sıkıp yağ yapsa.
O da kesmese, Urfa’da bir 24 hektar zeytin dikse, 175 ağacı sökmeden...
Zeytin de ölür, zeytinle birlikte tarih, kültür de...
Paylaş