Paylaş
Zeytin çeşitleri üzerine yapılan genetik araştırmalarından bahsederken Mehmet Bey, “Zeytin ve zeytinyağı hepimizin gözünün bebeği” dedi...
Türkçe’nin en güzel hallerinden biri bu deyim.
Gözümün bebeğisin yani dünyamın merkezisin...
Zeytin ve zeytinyağı gerçekten gözümüzün bebeği olmalı.
Bir araştırmacının araştırma konusu hakkında böyle bir şey söyleyebileceği ender alanlardan biri zeytin, zeytincilik.
Öyle bir ağaç ki medeniyetle yaşıt.
Medeniyetin başladığı yer hatta. Ağaçların en insanı. İnsana en yakını.
Verdiği meyveye öyle güveniyoruz ki, yemekle kalmayıp, yağını çıkarıyoruz onu da yiyoruz, yeri geldiğinde yaramızı sarıyoruz, vücudumuza sürüyoruz, aydınlanıyoruz...
Öyle de güzel ki...
İnsan bakmaya doyamıyor. Yaşlandıkça güzelleşiyor. Eğrilip büküldükçe yüceleşiyor.
Her ağaç kendi içinde bir dünya. Hepsi tek, birbirine benzemiyor. Yapraklar ayrıca başyapıt.
Alt kısımlarının adaçayına çalan rengi güneşin ışığıyla, rüzgarın dokunuşuyla günün her saati ayrı bir şölen.
Çiçekleri kokusuz. Neyse ki... Yoksa portakal ağacına bir şey kalmayacaktı...
Mitoloji tanrıların birbiriyle savaştığı, birlikte insanların başına çorap ördükleri hikayelerden ibaret değil asla.
Tarihin bilinçaltını görebildiğimiz, derin anlamlar taşıyan, nesillerin ortak hafızasının ürünleri.
Antik Yunan’da zeytinin, “insanlığa verilebilecek en iyi ödül” yarışmasının kazananı olması da bu açıdan çok anlamlı.
Akdenizli için insanlığın en kıymetlisi, göz bebeği zeytin ağacı.
Kahramanların kahramanı Herkül’ün düşmanlarını alt etmek için kullandığı, en güçlü ağaç.
Yağı sıvı altın.
Kalbimize iyi geldiğini söylüyor doktorlar.
Hayatı uzun kılan, güzel yaşlandıran meşhur Akdeniz diyetinin başlıca iksiri zeytinyağıdır.
Ölmez denilen bu dayanıklı, cefakar, neşeli, güzel ağacın yağı öğünlerimize damla damla tarih, kültür, sağlık taşıyor.
Hazır 14 Şubat kapıdayken, Mehmet Hakan’ın sözleri, bunları aklıma getirdi.
Gözünüzün bebeğine, gözümüzün bebeğinden daha güzel hediye olamaz...
Hiç uğraşmayın afili hediye aramakla.
İçinde sağlıkla birlikte, üreticisinin bir yıllık emeği, deliliği, aşkı, ekmeği, toprağı olan harikasından bir değil birkaç zeytinyağı alın.
Bu toprağın zeytinlerinden, bu masalara uygun çeşitlerden.
Bu sene zeytinyağlarımızın içinde yangınlar, kuraklıklar, artan fiyatlar, bizim başımıza gelen her şey var.
Yine de mis gibi ürünler çıkarmayı başardı üreticilerimiz.
Sevdiklerinize gerçekten değeri olan bir şey verirken, üreticilerimize de destek olun haydi.
“Gözümün bebeğinde sitem” var diyen Bedri Rahmi çok haklı.
Zor yollardan geçiyor zeytinimiz, zeytinyağımız.
Zeytinyağımıza bir hediye verelim bu sene, sevdiklerimize onu vererek...
“Önde zeytin ağaçları arkasında yar...”
Aşk coğrafyamızın bunca parçası olan zeytini, yağını 14 Şubat’ta unutmayalım...
Bedri Rahmi’nin kalemine saygıyla...
Paylaş