Meral Tosyalı anısına Mualla tarifi

Antakyalı Nalçabasmaz Ailesi, bölgenin en önemli zeytinyağı üreticilerinden. Şubat ayında yaşanan depremde şehirdeki depoları zarar gördüğü halde, kendi yaralarını hızlıca sarıp daha şanssız tanıdıklarının yardımına koştular.

Haberin Devamı

Çiftliklerindeki eski taş evleri zarar görmemişti. Çiftliği memleketlilerine açtılar.

O günlerde aile, tüm imkânlarını seferber edip hem kendi dertleriyle hem de ulaşabildikleri herkesin derdiyle mücadele etti.

Hepimiz hayatlarımıza döndük. Unuttuk demek istemiyorum ama alıştık, kabullendik depremi ve getirdiklerini.

Bayramların güzelliği; unuttuklarımızı hatırlatmaları, bizi hayata karşı daha şefkatli, müteşekkir kılmaları.

Nalçabasmaz Ailesi’nden Hadice Hanım, Floransa’da sanat tarihi okumuş. Yüz yüze henüz hiç görüşemedik ama yıllardır yağlarını tadarım, arada sırada yazışırız.

Yazışmalarımızda da sıklıkla artık yapılmayan ya da hâlâ ısrarla yapılan yemeklerden, aile mutfaklarından bahsedeniz.

Geçen hafta Roma’da her zaman balık aldığım, Nalçabasmazlar gibi kuşaklardır bu işi yapan Galluzzi Ailesi’nin dükkânına alışverişe gittim.

Haberin Devamı

Her zaman olduğu gibi kasada duran anne signora Galluzi ödeme yaparken aldığım balıklarla ilgili tarifler vermeyi ihmal etmedi. Uzun süredir ilk kez denk geldiğim kayış balığı için “Mutlaka patlıcan sarması yap bununla” dedi. Kırar mıyım? Dilimleyip, ızgara yaptığım patlıcana balık fileto parçalarını sardım, fırın kabına yerleştirdim. Üzerine domates, kapari, galeta unu serpiştirip bol zeytinyağı gezdirerek fırında pişirdim.

Canım mercimek de istemişti. Bu sarmayı sadece haşladığım, Vulcano Adası’nın susuz yetişen mercimeğinin üzerine yerleştirdim. Hem göze hem damağa hitap eden harika bir yemek oldu.

Sosyal medyada paylaştığımda Hadice Nalçabasmaz, “Bu bizim Mualla” dedi. Rahmetli babaannemle aynı adı taşıyan bir yemek olduğunu bilmiyordum. Mercimeği de çok severim, hiç tatmadığım Antakya yemeği Mualla’yı ilk duyuşta sevdim.

Hadice Hanım üşenmedi tarifini buldu. “Bizim evde bol mercimek, az nohutla yapılır” notuyla gönderdi.

Antakya’nın Mualla’sının zeytinyağı üreticisi Nalçabasmaz Ailesi’nden gelen tarifini burada paylaşmak istedim.

Hadice Hanım’ın çok eski bir kitaptan olduğu belli olan, yer yer altı çizilmiş tarifin altında Meral Tosyalı’nın imzası vardı.

Haberin Devamı

Meral Hanım’ın kim olduğunu merak ettim. İnternette adını arattığımda 6 Şubat depreminde, İzmir’den annesini ziyarete giden başarılı beyin cerrahı oğlu ile hayatını kaybettiğini öğrendim. Tarif benim için daha da kıymetli oldu.

Merhum Meral Tosyalı’nın yazdığı haliyle paylaşıyorum tarifi...

Malzemeler:

1 kilo yerli patlıcan, 1.5 bardak zeytinyağı, 5 büyük soğan, 8 diş sarımsak, 5 adet yeşil veya kırmızı biber, yarım kilo domates (yoksa bir fincan domates salçası), 1 bardak haşlanmış nohut (ya da mercimek), 1 demet maydanoz, tuz.

Hazırlanışı:  

Soğan ve biber ince ince (piyazlık) doğranır. Sarımsak ve domatesler kabukları soyularak doğranıp kavrulur. Domates, mercimek, nar ekşisi ilave edilir. Diğer yandan patlıcanlar alacalı şekilde bir parmak kabuk bırakılarak soyulur. Baş kısımları ayrılmamak şartıyla dilimlenir. Biraz güneşte bekletilir veya 1 saat tuzlu suda bırakılır. Kuruladıktan sonra zeytinyağında hafifçe kızartılır. Dilimlerin arasına hazırlanan harç doldurulur. Üzerine kalan zeytinyağı ve bir bardak su ilave edilir. İnce ateşte pişirilir. Soğuduktan sonra maydanozla süslenip servis edilir.

Haberin Devamı

Not: Arzu edilirse patlıcan ve diğer malzemeler kızartılmadan pişirilebilir.

Adı babaannemle aynı, Adanalı anneannemin çok sevdiğim yemeği baş kavurmayı hatırlatan, Meral Tosyalı imzalı bu tarifi ben çok sevdim.

Tam da mevsimiyken Antakyalı üreticilerden alınacak zeytinyağıyla denemeye değer. Teşekkürler Hadice Hanım...

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları