Paylaş
Bir gün içinde dört mevsimi yaşadığımız harika bir bahar atmosferinde geçti tadımlar.
Birsen Can Pehlivan’ın başkanlığını yaptığı Antonio Lauro’nun jüri başkanı olduğu yarışma yine dünyanın dört bir yanından tadımcıları bir araya getirmişti. Eski yüzlere bu yıl Çin’den, Arjantin’den, Tunus’tan yeni yüzler eklenmişti.
Tadımlarda önümüze gelen ürünlerin tam sayı çıkaramasam da en az yarısı hatalı olduğu için elendi.
Akdeniz’de zeytin için zor bir yıldı.
İtalya’da yaptığımız tadımlarda da önceki yıllara nazaran daha düşük bir profil vardı.
Özellikle Toscana, Puglia, Calabria aroma açısından ciddi düşüş yaşamıştı sıcaklar nedeniyle.
Son iki senedir iki günde yapılan tadımlar, bu sene üç günde yapıldı.
Her masa için yaklaşık 20 yağ tadıldı ki, yarım güne dağılan bu sayıda yağ, jüriyi yormayan, stressiz bir tadım ortamı sağladı.
Bu sene bronz madalya verilmedi.
Bu kararı kendi adıma zorlayıcı buldum.
Gümüş ve altın madalya yelpazesinin genişlemesine neden olmuş.
Yarışmanın sitesinde puanlamanın nasıl yapıldığına dair bilgi paylaşımı var, puan skalasının görmek mümkün.
Tadım aralarında Antonio Lauro’yla yaptığımız sohbetlerde bu yıl Brezilya’dan 20 katılımcı olduğunu öğrendim.
Şili, Uruguay, Arjantin, Peru’nun zeytinyağı konusunda önemli yatırımlar yaptıklarını, sektörün geliştiğini biliyorum ancak Brezilya’dan yarışmalara ürün gönderecek marka bilincinde 20 üretici olduğunu tahmin edemezdim.
Antonio, Brezilya’nın zeytin geçmişinin topu topu 10 yıl hatta daha az olmasına rağmen kısa zamanda çok geliştiklerini, pazarda varız diyeceklerini düşünüyor. Çin, Japonya, Avustralya, ABD, Latin Amerika ülkeleri derken zeytin Akdeniz havzası dışına çıkıyor.
Gelişen bu pazarlar da er ya da geç “eski kıtayı” zorlamaya başlayacak.
Yarışmanın en zevkli aşamalarından biri, zeytinyağı üreticisi, jürinin de parçası Mehmet Özgü Manisalı’nın ailesiyle birlikte işlettiği Akkızhan Otel’deki çiftlik restoranında düzenlenen yemekti.
Mehmet ve ailesi her yıl uluslararası jüriyi, inanılmaz bir sorumluluk duygusuyla en iyi şekilde ağırlamak için kılı kırk yarıyor ve her sene çıta biraz daha yükseliyor.
Yemek öncesi düzenlenen piknikte peynirlerini tatma fırsatımız oldu.
Sepet peynirleri bir başka güzel olmuş bu sene. Bahçelerinin çilekleriyle yaptıkları acılı çilek reçeli de tam bir orta olgun peynir eşlikçisi.
Mehmet’in eşi Seda Manisalı ve kız kardeşi Gizem Manisalı özellikle mutfağa konsantre olmuşlar.
Gizem kendini yetiştirmek için çok çabalayan, iç güdüsü ve mutfağa olan tutkusuyla geleceğin yerel mutfağını oluşturacak kadın şeflerden kesinlikle.
Kış aylarını eğitimlerle geçiriyor.
Bu sene İtalya’nın Piemonte bölgesinde aldığı eğitim mutfağına hemen yansımış.
Zaten lezzetli olan mutfağı daha kişisel, sunumlar daha şık.
Kendi bahçelerinin harika enginarları, bezelyeleri, baklaları, yerel balıkçıdan gelenlerle harmanlanmış, artık imzaları olan bütün gün demlene demlene pişen oğlaklarıyla Gömeç’i önemli bir gastronomi durağına dönüştürüyorlar.
Bu ziyaretimde Ayvalık ve çevresinin mutfağını daha iyi anlamaya çalıştım.
Bölge restoranlarındaki izlenimlerimi ayrıca yazacağım.
Ev sahipliği için yarışmaya, Birsen Can’a, Antonio Lauro, Mehmet Özgü Manisalı ve ailesine çok teşekkürler.
Yarışmadan ödül alan tüm üreticilere de tebrikler.
Paylaş