Paylaş
Nerede oynanacağı gündemi epey meşgul eden Süper Kupa Finali’nin Kayseri Kadir Has Stadyumu’nda, olağanüstü güvenlik önlemleri altında ve yasaklar eşliğinde oynanacağını öğrenmiş bulunuyoruz.
Kayseri İl Spor Güvenlik Kurulu, 11 Ağustos’ta oynanacak Süper Kupa finali için alınacak güvenlik önlemlerini gözden geçirmiş. Süper kupa finali bitimine kadar güvenlik, trafik, sağlık, itfaiye, zabıta teşkilatında izinler kaldırılmış. Final için 3 bin polis, bin özel güvenlikçi görev yapacak, takım taraftarları bariyerlerden geçerek ayrı ayrı koridorlardan stada alınacakmış. Takım kafilelerinin kalacağı otel ve çevresinde, otogar, tren garı, havaalanı ve kent merkezindeki işlek yerlerde, otobüs ve raylı sistem duraklarında, motorize ekipler ve yaya polis devriyeleri maç günü ve öncesi denetim yapacakmış.
Kurul, hakaret içeren, tahrik edici sözler taşıyan pankartlar ile davul gibi vurmalı müzik aletlerinin stadyuma alınmayacağını, tribünlerde sadece Türk bayrağı ve takımlara ait flamalar dalgalandırılacağını belirtmiş.
Anlaşılıyor ki, taraftarın tümünü şiddetin doğal destekleyicisi olarak gören bu ezberden vazgeçmeye kimsenin niyeti yok. Futbolda şiddeti durdurabilmek için yasaklamanın çok ötesinde bir çaba göstermek gerektiğini anlamak isteyen yok. Tek çözümü yasaklamada aramanın, tüm taraftarların örgütlü şiddetin içinde olan gruplarla bir tutulmasına sebebiyet verdiğini dikkate alan yok.
Taraftar Hakları Derneği zamanında söylemişti: “Bizler, tribünleri alet etmeye çalıştığınız bu şiddet kültürünün karşısındayız… Bizler sevdalımıza kavuşmanın coşkusuyla kendinden geçercesine sevinip davullarla zurnalarla eğlenenleriz, zincirlerle sopalarla çatışanlar değil… Bizler, hiçbir maçın ve puanın bir candan daha değerli olmadığını düşünüyoruz… Şiddet, yaşam hakkımızı, deplasmanlarda dahi takımlarımızı destekleme hakkımızı daha fazla elimizden almadan, başta taraftarlar olmak üzere herkesi sözlü ve fiziki şiddet karşısında susmamaya, sessiz kalmamaya çağırıyoruz” demişti. Dinleyen yok.
Ayrıca inandırıcılık diye bir şey var. “Hakaret içeren”, “Tahrik edici sözler taşıyan” pankartları elbette statlarda görmek istemiyoruz. Ama aynı zamanda; ırkçılık yapan, hakaretler saçan bir sporcuyu da elinde bayrakla Türkiye kafilesinin önünde ya da bir kamu spotunda görmek istemiyoruz. Öyle olmadığı için, konulan yasakların, Cenk Akyol’un Milli Takımda yer almaması için “sportif bir karar” denmesi kadar inandırıcılığı olduğunu düşünüyoruz. Devekuşu Kabare’nin “Yasaklar” oyunun “Yasak ne yasak ne uysak ne uymasak ne” şarkısını hatırlıyoruz.
Bir de final maçı için Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki adına broşürler hazırlanmış. İki kulübün renklerinde ve armalarıyla basılacak, Kadir Has Stadındaki koltuklara tek tek konulacakmış.
Taraftarın elinden davulunu zurnasını alacaksın, her şeyi yasaklayacaksın, sesini kısacaksın, örgütlü taraftar istemeyeceksin, sonra koltuklara sporun kardeşlik, dostluk, hoşgörü olduğunu anlatan broşürler koyacaksın. Başkanlar yumruk yumruğa, futbolcular boğaz boğaza gelecek, yöneticiler her fırsatta ortamı geren açıklamalar yapacaklar sonra şiddet söz konusu olduğunda taraftarın yakasına yapışacaksın.
İnandırıcılık diye bir şey var! Tee Aristoteles’ten beri!
Yazarın son yazıları |
#23 Temmuz 2013 Rüya bütün çektiğimiz
#23 Temmuz 2013 Sayıların zaferi
#20 Temmuz 2013 Ödüle doymak
#16 Temmuz 2013 Sevinmekten korkmak!
#13 Temmuz 2013 Tamburam ne çalıyor!
#6 Temmuz 2013 Delikanlı kim bakalım
#29 Haziran 2013 Gitar çalmaya benzesin
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>
Paylaş