Paylaş
Bizim memlekette iki kelime yan yana geldi mi duracaksın: “Genç” ve “yetenek.” Genci erken yaşlandırmasını, yeteneği maraza çevirmesini en iyi biz biliriz.
E zaten kuşak çatışmasının, ana baba kaygısının çok ötesinde, içimizde bir yerlerde, gençlerle çözemediğimiz bir sıkıntımız vardır bizim. Gencini bizim kadar az seven ya da şöyle de diyebiliriz, bir vakitler genç olduğunu bizim kadar çok unutan millet yoktur. Gençler adına ve gençlerden korktuğumuz kadar hiçbir şeyden korkmayız biz. Sebepleri muhteliftir, konu o değildir.
Konu, futbolun gençlerini kendimizden ve korkularımızdan nasıl koruyacağımızdır. Salih Uçan’ın Viktoria Plzen’e attığı o golden sonra, hep beraber “şımarmazsa”, “kendini bozmazsa” ve “hoca oynatmazsa” bermuda şeytan üçgeninin hipotenüsüne yapıştık. Bizimki erkenci ve ezberciydi, ama o zamanki hocası Aykut Kocaman’ın korkusu sahiciydi.
Daha ilk andan, daha ilk sorudan önlemini aldı, kolunu kanadını Salih’in gençliğinin üstüne gerdi. Salih’i soranlara parantez filan açmak istemem dedi, daha yolun başındaki gencecik bir delikanlının omuzlarına memleketçe çökmemizden korktu. Kendi doğal
gelişiminde ilerlesin demeye getirdi, kaldırabileceğinden fazla yük taşımasını istemedi. Çok haklıydı.
Galatasaray’a maçında, Türkiye lig tarihinin en genç yaşta gol atan futbolcusu ünvanını kazanan BursasporluEnes Ünal için de Türk futbolseverinin şahane korkularının depreşmesi çok sürmedi. “Değişmeyeceğine dair kendine verdiğin bir söz var mı?” minvalinden sorularla, saniyesinde aynı üçgenin hipotenüsünde bulduk kendimizi.
Enes golü esas o dakka attı: “Tabi insan 2-3 yıl sonra ne olacak, bunu bilemiyor. Ben de 2-3 sene sonra ne olacağımı bilemem ama etrafımda beni olumlu etkileyecek çok önemli insanlar var” dedi. Daha ne desin, bilmiyorum ve kimse bilemez diyor, bir duralım diyor. Çok haklı.
Gözümüzün bebeği Messi’nin bile ilk sezonunda kaç maç oynadığını hatırlamak lazım. Sorumluluk - mental olgunluk dengesi diye bir şey var, bilmek lazım. Bu işlerin insani, sportif ve pedagojik yanları var, kabul etmek lazım. Kimilerinin Aykut Hoca’yı, Salih’i oynatmayı uygun görmediği her dakika için nasıl eleştirilerin hedefinde koyduklarını unutmamak lazım.
Babaları da futbolcu olan iki delikanlı.
Hocaları başlarında.
Akılları başlarında.
Tövbeler olsun genç de değiller yetenekli de!
Şımarmazsak büyük topçu olurlar!
Yazarın son yazıları |
#17 Ağustos 2013 Nerdesin aşkım?
#13 Ağustos 2013 Ne ekersen
#10 Ağustos 2013 Bu defa bitti
# 6 Ağustos 2013 Bugün de ölmedin
# 3 Ağustos 2013 Kerrat cetveli cümleler
#30 Temmuz 2013 Uysak ne uymasak ne
Paylaş