Hadi canım sen de!

Çarşı’nın, Beşiktaş yönetiminin Fenerbahçe'nin cezasının kaldırılması yönünde yaptığı açıklamayı samimi bulmadığını anlıyoruz.

Haberin Devamı

Anlıyoruz da, Çarşı’nın bu tavrına istinaden düşmanlıkla, hainlikle, yok efendim “Çarşı dostluğa da karşı!“ filan gibi akıl dışı laflarla suçlanmasını anlamıyoruz.
Ben anlamıyorum en azından.

“Bir bildikleri vardır“
diyorum bu çıkışlarında. Bildiklerinin ne olduğunu çok iyi biliyorum, o da ayrı. Herkes de bal gibi biliyor esasında.

“Hakkaniyet“ diyorlar işte. Yeni bir şey değil “vicdan“ diyorlar, “samimiyet“ diyorlar.

“Hayatı futbola değil, futbolu hayata feda ederiz“
diyen adamlar mı düşmanlık tohumu ekecek memleket futboluna?

“17 Ağustos'taki acıyı biz neden daha çok hafifletemedik ki? Henüz biber gazı da icat olmadıydı üstelik. Biz buna yangınız“ diyenler mi hainlik edecek?

“‘Her şeyin, herkesin bir fiyatı vardır' diyen meymenetsiz patronun suratına parayı çarpan güzel abimizi sinema salonunda alkışladığımız anın heyecanını hep içimizde yaşıyoruz“ diyen Çarşı mı ufak
hesapların peşine düşecek?

Çarşı’nın Gezi’nin en zor günlerinde “tarih yazmak” denilen futbol klişesini nasıl yeniden tarif ettiğini unutmadık. Nasıl akıl dolu, mizah dolu, şiddeti dışlayan nefis bir oyun kurduklarını da.

Unutmadık, savunma futbolu hiç bu kadar güzel olmamıştı. “Oyunu kendi sahasında kabul etmek” klişesi hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Orta alan yardımlaşmaları gazdan daha çok yaşartmıştı gözlerimizi.

Kademe bütünlüğü neymiş onlar elden ele yardım taşırken görmüştük. Biber gazının oyun alanını daraltmak için, ellerine bir tek, içinde sütle karıştırılmış antiacid bulunan şişeler almışlardı. Rakibin pas bağlantılarını kesmek için şiddetin değil mizahın gücünü kullanmışlar, şiddeti ceza alanından uzak tutmuşlardı. Gaza, şiddete ve acıya karşı direnirken insanüstü bir dayanışma göstermişlerdi.

Şehirlerine, semtlerine, mahallelerine, sokaklarına sahip çıkarken salyalar akıtmadan, saldırmadan, nefret saçmadan direnmişlerdi. Kendi yüzlerindeki kan daha pıhtılaşmadan gazdan bayılmış sokak hayvanlarına sahip çıktmışlar, onca bitkinliğin, acının, vahşetin üstüne yiyecek değil, alanları temizlemek için çöp poşeti çağrısı yapmışlardı, unutmadık.

Sonra, “İstemeden de olsa kimilerine bir zararımız dokunmuşsa... Geride bıraktığımız tek bir çöp için dahi halkımızdan ve dünyanın en onurlu işini en az ücret karşılığı yapan tüm temizlik işçilerimizden özür dileriz” demişlerdi.
Bu Çarşı mı dostluğa karşı olacak?
Hadi canım sen de! Bunun kısaltması “ha... s... “ biçiminde yazılıyordu değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları