Paylaş
Belli bir yaşa, başımıza bir sürü iş gele gele geldik işte bir biçimde. Tecrübe deniyor sanırım ama yaşlı gösterdiği için sevmiyorum o sözcüğü ben. Bir takım şeyleri gördük, anladık demek istiyorum. Ama şu hayatta asla anlayamadığım şeylerden biri futbol üzerinden üretilen nefret benim.
Bana şunu anlatamazsınız mesela. Euro 2016’da Türkiye - Hırvatistan maçından sonra, Hırvatistan milli takımı oyuncusu Srna’nın kanser hastası olan babasının öldüğü haberi üzerine “Oh olsun” diyen bir nefreti. Sonra Srna, takım kampından ayrılarak Hırvatistan’a gitti; babasıyla vedalaştı, uğurladı babasını, kim bilir neler yaşadı, sonra döndü geldi Çek Cumhuriyeti maçına. Maç öncesindeki seremoni sırasında ülkesinin milli marşını duyunca tutamadı kendini hüngür hüngür ağladı. Bu haberin altına da “Beter ol” yazıyorlar. “Hahahaa” yazıyorlar. İnanmak mümkün değil. Benim için değil.
Aynı şampiyonada İspanya yenilgisinden sonra teknik direktörlüğünü beğenmedikleri Fatih Terim’in kızının doğmamış bebeğine edilen laflar mesela. Gencecik hamile bir kadına karnındaki bebeği için “Düşürürsün inşallah” demeler. Bunu düşünebilmek. Bunu akıl edebilmek. Bunu yazabilmek. Benim bunları anlamama imkân ihtimal yok. Yok.
Fatih Terim’in rahatsızlığı ortaya çıktığında benzer şeyleri görünce beynimden vurulmuşa döndüm. Nasıl olabiliyor da birinin hastalığına rakip takımın hocası diye sevinilebiliyor? Nasıl çalışıyor bu kafalar? Nasıl bu kadar kötüler?
Biz birbirimizi sevmeyiz Fatih Hoca. Gerçi sizin benim varlığımdan haberiniz yoktur zaten. Tüm spor yazarlığı kariyeri boyunca size muhalefet etmiş biri olarak tüm kalbimle şifa diliyorum. İyileşin, iyileşin ki yine muhalefet edeyim size.
Büyük geçmiş olsun Fatih Terim. Size de bu illete yakalanan yöneticilere de, sporculara da, tüm insanlığa da.
İnsanlık, bilim ve akıl kazanacak Corona ve nefret kaybedecek.
Paylaş