Paylaş
Ankaralı hatrı sayılır sayıda çocuğun Beşiktaşlı olmasının nedeni ne Metin’dir ne Ali’dir, ne Feyyaz’dır. Beşiktaş aşkını o çocuklara üfleyen, kırmızı, boyaları dökülmüş küçücük minibüsüyle, Çankaya’nın pek çok okuluna servis yapan Beşiktaşlı Amca’dır.
Beşiktaşlı Amca onları hiç kırmamıştır, sesini hiç yükseltmemiştir, aslında bir önceki öğrenci kuşağın amcasıdır, o yıllarda amca olacak yaşta değil dede olacak yaştadır. Hiçbir karşılık beklemeden, “Astarı yüzünden pahalıya geliyor bu işin” demeden, hemen her gün serviste çocuklara paketler dağıtmıştır. Paketlerden bazen leblebi tozu çıkmıştır, bazen pamuk helva, mevsimine göre can erik. Ama illa ki yıkanmış!
O çocuklar eğer Beşiktaşlı Amca’ya rağmen başka takımları tuttularsa sebebi yine Beşiktaşlı Amca’dır. Çünkü Beşiktaşlı Amca’dan; takım tutmanın biraz da birbirini kızdırmaktan, tatlı tatlı itişmekten, yenilen takımla ilgili şakalar yapmaktan duyulan zevkle ilgili olduğunu öğrenmişlerdir. Bunun kırmadan dökmeden ötelemeden yapılabileceğini gösteren şahane cümleler duymuşlardır.
Mesela, servisten inerken her çocuğu tek tek takip eder, paltosunun önü açık, atkısız ya da şapkasız bir çocuk kabul edilemez: “Gocuğunun önünü kapat kötü Fenerli!”, “Atkını dola boynuna Kara Kartal!” ya da “Tak o elindekini kafana Galata!” çocuklarda aynı biçimde yankı bulur. Beşiktaşlı amcanın sırrı buradadır.
Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı, servis sürücülerine uyulması gereken kurallar hakkında eğitim vermiş. Servis sürücüleri her gün sakal tıraşı olacakmış, kişisel bakımlarına dikkat edecekmiş, temiz ve ütülü elbiseler giyecekmiş. Öğrencinin kendisi, ailesi, arkadaşları, tuttuğu takım ve benzeri değerleriyle ilgili hiçbir koşulda olumsuz şeyler konuşmayacakmış. Tespih ve zincir gibi nesneler kullanılmayacakmış.
Okul servisleri ile ilgili düzenlemeler yapılmalı elbette, hele hele birkaç yıl öncesine kadar çocuk istismarından sabıkalı yüzlerce servis şoförünün olduğuna dair haberler filan ortalarda dolaşırken. Elbette emniyet kemeri takmalı çocuklar. Elbette bugünün koşullarında kimse çocuğunu Beşiktaşlı Amca’nın servisine vermezdi. Demem o değil.
Gerçekten siyah beyaz yıllardı ve gönülden sevilen aklın terazisiyle ölçülmezdi. Gönülden sevilen Beşiktaşlı Amca’nın beyaz saçları kimi günler kirli sakalına karışırdı, “kişisel bakım” diye bir şey duyduğunu hiç sanmıyorum, Beşiktaş dâhil her takımla ilgili konuşur, dalgasını geçer, kendisine yapılınca da kıs kıs gülerdi. Tespihi de vardı. Onun futbolla ilgili takılmaları, şakaları, sohbetleri değerleri aşağılamak olmazdı.
Meseleyi, taraftarı sadece lisanslı ürünler ve bilet almakla mükellef müşteri olarak görmekle, çocukları müşteri olarak görmenin aynılığına, kimi biçimsel düzenlemelerin müşteri memnuniyeti için şart olduğuna, servis şoförünün ütülü gömlek giymesinin bu bakımdan çok önemli olduğuna bağlamak mümkün. Ama yapmayacağım, gönülden sevileni aklın terazisine vurmayacağım. Demem o da değil.
Beşiktaşlı Amca, “Bunları boş ver, ne haber aşktan?”dı. Annelerin yılbaşlarında Beşiktaşlı Amca’ya hediye gönderdikleri paketten muhakkak çorap ya da mendil çıkardı. Taraftarın antrenmana baklavayla gitmesi gibiydi bu. Öyle sahici, öyle paha biçilemez, öyle parayla filan ölçülemez bir teşekkür gibi.
Beşiktaşlı Amca’nın çocukları, müşteri değil torundu, dahası emanetti. Beşiktaşlı Amca’nın siyah beyaz atkısı, lisanslı filan değil, hanımının elinden çıkma, bildiğin haraşoydu.
Hayatta mıdır bilmiyorum ama “Okul servislerinde futbol sohbeti yasak” başlıklı haberi görseydi ölürdü sanıyorum.
Yazarın son yazıları |
#14 Eylül 2013 Özrü kabahatinden büyük
#07 Eylül 2013 Olimpiyat için sorular
#03 Eylül 2013 Herkes kırılamaz
#31 Ağustos 2013 Bilic ile Özen’in havuz problemi
#27 Ağustos 2013 Şımarmazsa büyük topçu olur
#17 Ağustos 2013 Nerdesin aşkım?
Paylaş