Bana lakabını söyle

Futbolun memlekete girişinden başlayarak çok yaygın biçimde kullanılan lakapların neden yok olduğu üzerine düşünmek gerekiyor. Çok uzun yıllar futbolun neredeyse olmazsa olmazı lakaplar artık neden kullanılmaz oldu?

Haberin Devamı

Türkiye’de futbolculara lakap takmanın tarihi, futbol seyrinin tarihi kadar eski./images/100/0x0/55ea4671f018fbb8f8756d76

Memleketin ilk futbol efsanelerinden biri olan Aleko Kaliya, sahaların lakap sahibi ilk futbolcularından biridir aynı zamanda. Kaliya, geçit vermeyen bir savunma oyuncusudur. Lakabını da Türkiye’deki ilk futbol seyircilerinden birinden alır. 1900’lerin başında bir İngiliz takımıyla maç yaparken seyircilerden bir genç bağırır: “Bu Tahtaperde varken İngilizler hava alır!” Ertesi gün seyirciler hep bir ağızdan bağırmaya başlarlar: “Tahtaperde!, Tahtaperde!”

 


Zaman içinde lakap meselesi Türkiye futbolunda öyle bir etkiye sahip olur ki, soyadı kanunundan önce lakap takılmış futbolcular, kanundan sonra lakaplarını soyadı olarak alırlar. Mesela, top ve kafa arasındaki ilişkinin kitabını yazan Beykoz efsanesi Kelle İbrahim, İbrahim Kelle olur. Fenerbahçe ambleminin yaratıcısı, penaltı kralı Topuz Hikmet, Hikmet Topuzer adını alır. “Leblebi” lakabını Galatasaray’ın Vefa’yı 20-0 yendiği maçta attığı 14 golle kazanan Leblebi Mehmet, soyadı kanunundan sonra Mehmet Leblebi olur.

 

Haberin Devamı

Bana lakabını söyle


Daha ilginci, soyadlarını bırakıp lakaplarını soyadı olarak seçen futbolculardır. Galatasaray’ın meşhur sağ açığı Necdet Kayral’ın, lakabını soyadına tercih edip Necdet Cici olması gibi.


Lakaplar, Türkiye futbol tarihinde çok uzun yıllar, çok önemli bir yer tutar. Hatta çoğu dönem, takımların ilk on birlerinde lakapsız/images/100/0x0/55ea4671f018fbb8f8756d7a futbolcu olmadığı görülür. Her futbolcu çoğu zaman oyun tekniğine, kimi zaman fiziksel, kimi zaman kişilik özelliğine, kimi zaman da bir zaafına atıfla takılan lakaplarla anılır. Bombacı Refet, Otomobil Nuri, Uçankale Cihat, Taka Naci, Şiir Refik, Sinyor Bartu, Mehmetçik Basri, Kova Osman, Canavar Burhan, Tavşan Sami, Tayyare Aziz, Beton Mustafa, Beleş Osman, Şair İsmail, Ceylan Bedri, Çengel Hüseyin, Keçi Faruk, Tahtabacak İsmet gibi…

Futbolcu lakapları, seksenler ve doksanlarda da, azalarak da olsa varlığını sürdürür. Rıdvan Dilmen’in “Şeytan”, Metin Tekin’in “Sarı Fırtına”, Mehmet Özdilek’in “Şifo Mehmet”, Rıza Çalımbay’ın “Atom Karınca”, Recep Çetin’in “Takoz Recep” lakapları, Türkiye’de futbolcunun lakabıyla anılması defterinin son sayfalarıdır denebilir. İki binli yıllara gelindiğinde lakaplara veda edilir, artık tek tük futbolcuya lakap takılır, onların da büyük bir kısmı tutmaz, tutulmaz, yerleşmez, üstlerinde durmaz, unutulur.

Haberin Devamı


Futbolun memlekete girişinden başlayarak çok yaygın biçimde kullanılan lakapların neden yok olduğu üzerine düşünmek gerekiyor.

 

Bana lakabını söyle


Çok uzun yıllar futbolun neredeyse olmazsa olmazı lakaplar artık neden kullanılmaz oldu?


Lakap takmak biraz “bizdenleştirmek” işi. Endüstriyel futbolun taraftar-futbolcu ilişkisini birbirinden ne kadar uzağa düşürdüğünü göz önüne aldığımızda lakapların azalmasının bir nedenini bulmuş oluyoruz.

Futbolcuların metaya dönüştüğü futbol dünyasının “bizdenlik” bağını nasıl gevşettiğini görüyoruz. Taraftarın, son zamanlarda, seyrek de olsa, sadece “emektar” olduğunu düşündüğü futbolculara lakap takması da bu yüzden. İbrahim Üzülmez’in “Deli İbrahim” lakabı belki de Türkiye futbol tarihinin son gerçek lakabıdır.

Haberin Devamı


Eskiler “nükte” derlermiş, incelik ve derinlik taşıyan şaka ya da espri manasında, hasını yapana da “nüktedan”. Bugünün futbol dünyasında nükteden söz etmenin imkânı mı var? Ya da incelikli, derinlik taşıyan bir şakadan söz açmanın? Lakap takmak mizah işi, nüktedanlık işi. Takanın da, taşıyanın da mizah duygusuna sahip olması, kendisiyle, en çok da dünyayla barışık olması gerekiyor.

Aslında bizim futbolumuzdaki durum biraz da Bertolt Brecht’in tanımındaki gibi: “Mizahın olmadığı bir yerde yaşamak çok zor ve sıkıcıdır. Her şeyin mizaha dönüştüğü bir yerde yaşamak ise olanaksızdır.”

 

 

Yazarın son yazıları

#18 Mayıs 2013 Üstünü örtmeden üstüne gitmek
#14 Mayıs 2013 Hepsi sizin olsun!
#7 Mayıs 2013  Kalplerden cennete
#4 Mayıs 2013Büyüklük sizde kalsın
#30 Nisan 2013 Gizli spor emekçileri Bayramınız kutlu olsun!
#27 Nisan 2013 İkili delilik
#23 Nisan 2013 Renkler ayrı dertler aynı


YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN >>

Yazarın Tüm Yazıları