BUGÜN bir çok kişinin zihnini kurcalıyan bir konuyu işleyeceğim.
Konu şu: Bir şirket, özel veya kamu olsun, zarar ediyor, buna mukabil belli sayıda kişiyi istihdam ediyor ve çalıştırdığı bu insanlara, zarardan daha fazla ücret ödüyorsa, bu şirketi yaşatmak mı, yoksa kapatmak mı iktisaden doğrudur? Endişe şurada; şirket kapanınca, çalışanlar işsiz kalacak ve bu kişilerin emeklerinden doğan katma değer yaratılmamış olacak. Bu yüzden kapatma kararı, milli gelirde ödenmeyen ücretler kadar bir azalmaya neden olmaz mı? Herhalde birçok kimse, bu soruya evet diyecektir.
* * *
Şimdi de soruyu ‘‘kapatma kararının yanlış olduğu’’ tezine ağırlık vermek üzere biraz daha daraltalım. Eğer şirketin zararı, şirketin doğrudan ve dolaylı olarak devlete ödediği vergilerden de küçükse, bu şirketi ‘‘zarar etmeye devam etse bile yaşatmak’’ kamu maliyesi bakımından daha doğru değil mi? Devlet, başta çalışanların maaşlarından kesilen stopaj olmak üzere, her şirketten çeşitli adlar altında, dolaylı ve dolaysız vergiler toplar. Şirket faaliyeti durunca, devlet bu vergi gelirlerinden mahrum kalmayacak mı? İşsiz kalan insanların emekleriyle yarattıkları katma değerin ortadan kalkmasını bırakalım, sırf vergi açısından bile böyle bir şirketi, devletin yaşatması gerekmez mi? Bunlara bir de meselenin sosyal boyunu ekleyelim. Yani işsiz kalmış insanların aileleriyle birlikte içine düşecekleri sıkıntılarını hesaba katalım. Bu insanlara yardım etmek hepimizin boynunun borcu değil mi? Sonra herşey para mı? Nerede kaldı insanlık?
Üç aşağı beş yukarı, toplumuzun büyük çoğunluğunun yukarıda yazılan şekilde düşündüğüne eminim. Özelleştirme, biraz da bu yüzden yapılamıyor. Yine benzer gerekçelerle IMF'ye yüz defa söz verilmesine rağmen devlet kadroları daraltılamıyor.
* * *
Önce ‘‘son cevabı’’ vereyim, sonra sorunu irdelemeye geçelim. Meseleye ister istihdam, ister vergi kayıpları açısından yaklaşalım zarardaki şirketlerin, çalışır tutulması iktisaden yanlıştır. Zarardaki şirketlere, kár eder hále gelmeleri için, belli bir süre destek verilmesi doğru olabilir. Bu en çok iki yıl olabilir. Bu süre sonunda şirket kára geçemiyorsa, kapatılmalıdır. Kapatma, ülke ekonomisi için de, devlet maliyesi için de, halk için de, hatta işini kaybedecekler için de daha hayırlıdır. Niçin?
1) Ekonominin bir numaralı sorunu ‘‘kaynak tahsisi’’ dir. Zarar, kaynak tahsisinin yanlış yapıldığını gösteren, en önemli, belki de tek göstergedir. Kaynaklar her zaman kıt, ihtiyaçlar her zaman sonsuzdur.
2) Her işletme mutlaka ama mutlaka belli bir miktarda ‘‘varlık’’ ve ‘‘girdi’’ kullanır. Varlıktan, arazi, bina, makine-teçhizat ve para anlaşılmalıdır. Girdi denince de ham ve yarı mamül maddeler, emek, enerji ve bilgiyi anlamak gerekir. Eğer bir işletme zarar ediyorsa, hem istihdam ettiği varlıkları hem de sarfettiği girdileri kısaca ‘‘kaynakları’’ verimsiz kullanıyor demektir.
3) Ekonomik hayat statik değil, dinamiktir. Her kaynağı ve girdiyi daha verimli kullanacak bir alternatif işletme mutlaka vardır. Zararı sürdürmek bu şansı yok saymaktır. Esas yanlış buradadır. (Tartışmaya karşı tezlerle devam edeceğim)
Son Söz: Yanlış tahsis, doğru tahsisin önünü tıkar.