YUNANİSTAN Başbakanı George (Yorgo) Papandreu 16 Haziran 1952 yılında Minnesota’da doğmuş bir Amerikalıdır.
Annesi has Amerikalı, babası Yunan asıllı Amerikan vatandaşıdır. Baba Andreas Papandreu askerliğini Amerikan Deniz Kuvvetlerinde yapmıştır. Harvard’tan doktoralı önemli bir iktisat profesörüydü. Ülkemin bana ihtiyacı var deyip Amerikan vatandaşlığından çıkarak ülkesine dönmüş ve başbakan olmuştu. Şimdiki Başbakan Yorgo’nun adı, aslında dedesinin adıdır. Dede Yorgo, Almanya’da tahsil görmüş bir Yunan aydınıydı. O da uzun süre başbakanlık yapmıştır. Çok güzel sirtaki ve harmandalı oynayan şimdiki Yorgo, üç nesilden beri başbakan yetiştiren bir soylu aileden gelmektedir. YUNANİSTAN BATMIŞTIR Yunanistan kişi başına hesapta 30 bin dolarlık milli gelirle Türkiye’nin üç kat zenginidir. Dünya listelerinde “gelişmiş ülkeler” arasında yer almaktadır. ... ve Yunanistan batmıştır. 1958’de Türkiye de ekonomik olarak batmıştı. Başbakan Adnan Menderes gazetecilere “ülke battı diyorlar, ben her sabah kalkıyorum, bakıyorum ülkemiz olduğu yerde duruyor” demişti. O zaman muhalefet de “ülke kayık gibi batmaz, başbakan ülke ile kayığı karıştırıyor” diye bu ifadeyi alaya almıştı. Batmanın muhasebedeki karşılığı iflastır. İngilizcesi “bankruptcy” dir. Tanımı, eldeki varlıkların, büyüyen borçları karşılayamaz hale gelmesidir. Bu bir “Bilanço” tanımıdır. Bir de varlıklarının değeri borçlarından fazla olmakla birlikte vadesi gelen borçlarını ödeyememe yani “acze düşme hali” vardır. Yanlış olarak buna da iflas denir. Bu duruma İngilizce’de “insolvency” denir. “Nakit Akışı Tablosu” deyimidir. Ülkeler, bilanço kavramına göre hiçbir zaman batmaz. Ama “insolvency” tanımına göre batağa düşerler. Yunanistan müflis değildir ama aciz durumdadır. Bu sorunun iki bacaklı bir çözümü vardır. Ne Yunanistan ne de acze düşen bir başka ülke tasfiye edilemez. Şirket gibi kapatılamaz. ÇÖZÜM, SORUNU ZAMANA VE ZEMİNE YAYAMAKTAN GEÇER Yunanistan bütçe açığını dış borçla finanse ettiği için batmıştır. Yani, hem kamu açığı hem de cari açığı vardır. Eğer “cari açığı/dış açığı” olmasaydı da sadece kamu açığı olsaydı ve kamu borçlarının milli gelire oranı yine bugünkü gibi yüzde 160’dan fazla olsaydı, Yunanistan batmazdı. Ülkelerin batmasında “tayin edici faktör” iç açık değil, dış açıktır. Bunu sakın akıldan çıkarmayın. Dış açık zengin fakir dinlemez, ülkeyi batırır. Yapılması gereken şey Yunanistan’ın borçlarını düşük hatta eksi faizle zamana ve Euro Bölgesindeki tüm “dost ve kardeş” ülkelere yani geniş zemine yaymaktır. Bunu da Avrupa İstikrar Fonu sağlayabilir. Bu, birinci bacaktır. YUNAN HALKINA DÜŞEN GÖREV BÜTÇE AÇIĞINI KAPAMAKTIR Bu da ikinci bacaktır. Yunan halkı, hükümetine “faiz ödemeleri hariç bütçe açığını” kapatacak önlemleri alması için yetki vermelidir. Bu yetkinin tek bir anlamı vardır. Hükümet kamuda çalışanların ve emeklilerin maaşları indirilecek ve sosyal harcamalar kısılacaktır. Özel sektörde grev yasaklanacak ücretler “mecburi tahkim”le belirlenecektir. İş bu kadar yalındır. Çünkü Yunanlar bu ehlikeyiflikle 30 bin dolarlık milli geliri hak etmiyorlar. “Cool” başbakan Yorgo, bu kararı meclise, olmazsa halka aldırtmakta son derece haklıdır. Referandumu istemiyorlarsa, o zaman başbakanın kabul ettiği şartları, halkın da kabullenmesi gerekir. Son Söz: Mesuliyet kayıtsız şartsız milletindir.