Yatırım yönetimi

‘Kapitalizim’ ki bu kelimenim mucidi, komünizmin fikir babası Karl Marx’tır, her şeyden önce ‘kapitali yani sermayeyi, iyi yönetmektir’.

İktisadi kalkınma denince akla ‘sermaye birikimi’ (capital accumulation) gelir. Bir ülkenin birikmiş ‘milli sermayesi’ ne kadar büyük olursa, ‘milli geliri’ de o kadar yüksek olur. Sermaye biriktirmek için, yatırıma tahsis edilen her liranın, belli bir getiri sağlaması gerekir. Eğer, milletçe biriktrilen veya dışarıdan borç alınan sermaye, getirisi düşük, hatta eksi olan alanlara tahsis edilirse, o ülkede milli geliri arttıracak sermaye birikmez. Aksine, yatırılan sermayenin maliyeti dolayısıyla, ‘sermaye erozyonu’ olur.

*

Bu yazı ‘Formula Bir’ hakkında değildir. Ancak irdeliyeceğim kavramlarla çok uygun bir örnektir. Formula Bir’e, 60 milyon dolar yatırılması planlanmışken, şu ana kadar 153 milyon dolar harcanmış ve iş bitmemiş. Buradan daha çok ekmek çıkar. Geçen haftaÖge Demirkan, bu konuda Vatan’da, etraflı bir haber yayınladı. Necati Doğru da güzel yorumladı. Bu kabil ‘zararı kamuya, kárı özele’ ait cin projeleri duydukça kanım çekiliyor. Madem bu ‘Formula Bir’ projesi kárlı, niye Koçlar, Sabancılar, Zorlular, Konukoğulları, Boydaklar hissedar olmuyor da, üye aidatıyla geçinen ‘meslek odası’ İTO/TOBB ile İstanbul Belediyesi ortak oluyor? Hazine niye kefil oluyor? Cevap hazır: ‘Bu yatırımdan doğrudan kár edilmeyecek bile olsa, bu projeden tüm İstanbul ve Türkiye kazanacaktır’. İşte tuzak burada. Böyle dendiğinde bilin ki, israf, çok büyük olacaktır. Bir yatırımın rantabilitesi, içsel getirisinde değil yaratacağı dışsal ekonomidedir diye söze başlamak ‘kimse bize hesap soramaz’ demektir. Hele hele bu arada girişimciler, çevrede arsa spekülasyonu yaparsa, dışsal kárlılar arasına onlar da katılır.

*

Gelelim sadete. Bir yatırım projesini başarıyla yönetmek, a) doğru planlamak, b) maliyetini doğru tahmin etmek, c) süreyi doğru hesaplamak demektir. Proje, mütemadiyen değiştirilmişse, maliyeti artmışsa ve süresinde bitirilememişse o yatırım ‘kötü yönetilmiştir’ demektir. Hemen ilave edeyim, ülkemizde ‘projesine uygun, maliyeti keşif bedeli içinde kalan ve süresinde bitirilen’ bir yatırıma rastlamak mümkün değildir. Bir miktar sapma olması normaldir. Ancak sapmalar misliyle olmamalıdır. ‘Hırsızlık’ gayesi dışında, fahiş bedel artışlarının dört sebebi vardır :

1) Bilgisiz ve yetersiz planlama,

2) Onay almak için, yatırımı başında küçük gösterip yetkilileri uyutma, sonra emrivakiyle işi büyütme,

3 İktisada ve kárlılığa inanmama,

4) Olmuşken büyük olsun, iyisi olsun, nasıl olsa bir gün gelir değerini bulur deyip, arsa-bina spekülasyona bel bağlamaktır.

Son Söz: Yatırımları kársız ülkeler, fakirlikten kurtulamaz.
Yazarın Tüm Yazıları