UZUN zamandır, Türkiye’de "yüksek faiz-düşük kur" politikası uygulanıyor diye milletin kafasını ağaç kakan gibi oydum, durdum.
Hamdolsun, olayların gücüyle, bu gerçeği herkese (karşı olanına da, yandaşına da) kabul ettirdim. Hálbuki iktisadi anlamda Türkiye’de faizler düşüktü. Bunu da bir kaç kez yazdım ama devam etmedim. Çünkü birinci gerçeğin kavranmasının önceliği vardı. O görev başarıyla tamamlandı. Şimdi sıra geldi ikinci gerçeğin, yani faizlerin "iktisadi olarak" düşük olduğunun anlatılmasına. Bakalım bu iş ne kadar vakit alacak.
1. Türkiye, "dolarize" daha doğrusu "dövizize" bir ülkedir. Yani Türkiye’de hem ulusal para olan TL veya YTL, hem de döviz (dolar ve Euro) ulusal ekonomiyi çalıştıran para birimleridir.
2. Hatırlanacağı üzere paranın dört işlevi vardır. Bunlar sırasıyla: a) alışveriş aracı, b) tasarruf aleti, c) ölçü birimi, d) vadeli borçları ödeme vasıtası olmasıdır.
3. Türk Lirası veya onun 6 sıfır atılmış hali olan YTL, hálá alışveriş aracı olmaktan pek ileriye gitmiş değildir. Bu yüzden tasarruf sahiplerine, parasal servetlerini TL’de değerlendirsinler diye rüşvet (yani fahiş faiz) ödenmektedir. Faizi yıllık yüzde 20 olan bir para birimini dünyada kimse ciddiye almaz. Böyle bir para, ne ölçme birimi olabilir, ne de vadeli borçlanma vasıtası. Ancak "spekülatif derece"den değerlendirilen yatırım araçlarında kullanılır.
4. Ders kitaplarında şöyle yazar: Faiz yükseltilince, sermayenin maliyeti artar. Sermaye maliyeti artınca, yatırımlar azalır. Çünkü ancak az sayıda yüksek getirili yatırımlar yapılabilir olma özelliğini korur. Yatırımlar azalınca milli gelir büyümesi yavaşlar. Milli gelir yavaşlaması, iç talebi düşürür. Düşük iç talep, fiyat artışı yapmak isteyenler üreticileri caydırır. Fiyat artışları yapılamayınca da, ölçülen enflasyon kendiliğinden düşmüş olur.
5. Son beş senede Türkiye’de sözde enflasyonla mücadele için faizler yüksek tutulmuştur. Gerçekten de enflasyon düşmüştür. Ama son beş yılda Türkiye, yılda yüzde 7.5 büyümüştür. Yılda yüzde 7.5 büyüyen bir ekonomide faizler, yüksek olmuş olamaz. Demek ki, enflasyon başka sebepten düşmüştür. Enflasyonu düşüren "kur çapası"dır. Yüksek faiz değildir. Bu hususun kavranması son derece önemlidir.
6. Hem enflasyon düştü, hem de milli gelir arttı tutarsızlığın açıklaması şudur. Ekonomiyi büyüten ucuz para, Türk Lirası değil, dövizdir. Dövizin faizi de bırakın yüksek olmayı "eksi"dir. Çünkü hem döviz faizi, enflasyondan düşüktür, hem de döviz fiyatları düşmüştür. Yani borçların anaparası da küçülmüştür. Üstelik döviz de boldur.
7. İlgilendiğim şirketlerin hepsinde, faiz gideri değil, faiz geliri vardır. Çünkü bu şirketler dövizle borçlanarak yatırım yapmakta; stok ve hatta satış finansmanında da döviz borcu kullanmaktadır. Ben de, bu yönde tavsiyede bulunmaktayım.