TRAFİK sıkışıklığı, dünyanın büyük küçük bütün şehirlerinde olduğu gibi İstanbul’da da çok önemli bir mesele. İstanbul Belediyesi, trafiği rahatlatmak için 116 çözüm geliştirmiş. Çözümlerin hepsi, "inşaat". Zaten bizde belediyecilik, inşaat yapmak demektir. İyi belediyecilik çok inşaat; kötü belediyecilik az inşaat yapmaktır.
Hemen belirteyim, belediyenin trafiği rahatlatmak için tasarladığı inşaatların hepsi trafik akışını hızlandırmak bakımından faydalı projeler. Yolların aynı zeminde kesişmesi, araç trafiğinde tıkanmalara sebep olur. Hemzemin kesişmelerin, alt-üst geçitler ve sola dönüşleri ortadan kaldıran yonca yapraklarıyla ortadan kaldırılması doğrudur. Ancak trafik sıkışıklığı, sadece inşaat yaparak çözülecek bir mesele değildir.
* * *
Milli gelirin yaklaşık yüzde 58’i hizmet üretiminden oluşmaktadır. Hizmetler de genelde "şehir" denilen büyük yerleşim merkezlerinde üretilir. Bu açıdan bakıldığında şehirler, aslında birer devasa fabrikadır. Trafik de fabrikalardaki "malzeme hareketleri" meselesine benzer. Bu, tam bir "endüstri mühendisliği" problemidir. Bu tür problemlerin çözümünde kullanılacak bilimsel yöntemin adı da "harekát (yöneylem) araştırması"dır.
Yöneylem araştırmasının esası, sistem yaklaşımıdır. Yani karşılaşılan küçüklü büyüklü sorunları çözmeye girişmeden önce, bu sorunların hangi sistemin parçası olduğunu anlamak gerekir. Belki de sistem yeniden dizayn edilse, çözülmeye çalışılan sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Böylece o çözüm için harcanacak para da tasarruf edilecektir.
Bundan daha da önemli olan, sistem bütünsel olarak ele alınıp amaca uygun olarak yeniden tasarlanmadan geliştirilecek çözümlerin, mevzi olarak çok kısa bir iyileşeme yarattıktan sonra, sorunların daha da büyümesine sebep olmasıdır. Sorunların çözümü, iki şekilde ele alınır. Birincisi, bilimsel yoldur. Yukarıda sözünü ettiğim yöneylem araştırması, böyle bir yöntemdir.
Bu yöntemi, ancak çok iyi yetişmiş deneyimli uzmanlar kullanabilir. İkinci yöntem, "başkalarının deneyimlerinden" yararlanmaktır. Belediye başkanlarının kullanabileceği yöntem budur. Bu yöntemle çözümün stratejisini oluşturabilirler. Teknik çözümler, yine bilimsel yöntemlerle uzmanlar tarafından geliştirecektir.
* * *
Şimdi gelelim, İstanbul trafiğinin Londra örnek alınarak nasıl daha akışkan hale getirilebileceğine. Cevap çok açıktır: "Yollar ve kaldırımlar, otopark değildir" kuralı hayata geçirilebilse, İstanbul’da ulaşım hızı iki katına çıkar. Hem de bedavaya. Bu satırları yazarken, tembel, bencil, egosu hormonlu, yaşam tarzından taviz vermemekte kararlı, şımarık ve şirret bir kitlenin "olmaz, olamaz" diye haykırdığını duyuyorum.
Pişkin pişkin, önce bol ve ucuz otoparklar inşa edilsin, toplu taşıma araçlarının kalitesi artırılsın, ondan sonra park yasağı uygulansın diye birbirlerini ezerek üstüme geldiklerini görüyorum.
Buyurun hanımlar, beyler; bu şehir sizin. Tek sıra, iki sıra, üç sıra veya verevine park ederek, dört şeritli yolları, tek şeride indirip trafiğin canına okuyun. Ama Allah aşkına, tıkanıklıktan, şikáyetten vazgeçin. Zaten 116 çözüm de geliyor.
Son Söz: Bireysel çözümlerin toplamı, toplumsal sorundur.