TERÖR kelimesinin, dilimizdeki karşılığı ‘‘tedhiş’’dir. Anlamı, dehşet verme, dehşete düşürme, şaşırtma, korkutma ve yıldırmadır.
Bu amaca hizmet eden her eylem teröre hizmet eder. Yani terör, bomba patlatmak veya intihar saldırısı düzenleyip çok sayıda adam öldürmek değildir. Bu eylemler, terör yaratmanın, yani bir milleti dehşete düşürmenin, korkutmanın, yıldırmanın sık kullanılan yöntemidir. Tekrar edeyim: Terör, patlatılan bombanın insan öldürmesi değildir. İnsan öldürmek sadece araçtır. Amaç, kendilerini ölen insanlarla özdeşleştiren kişileri, dehşete düşmüş, korkmuş, yılmış bir ruh haline sokmaktır. Teslim olmaya zorlamaktır. Ne istersen vereyim, ne dersen yapayım, tek benim ve yakınlarımın canını bağışla diyecek noktaya getirmektir.
* * *
İnsanı, korkuları güder. Korku, doğanın insana verdiği en önemli korunma mekanizmasıdır. Korkmak kadar insan fitratına uyan başka bir ruh hali olamaz. Tüm canlıların beynine, hayatta kalma sürelerini uzatmak maksadıyla, korkma sistemi yerleştirilmiştir. Ancak Allah, insanlara doğal içgüdülerinin yanında ve üstünde bir bilinç (şuur) de ihsan etmiştir. Bilincimizle, durumu muhakeme ederiz. Yine bilincimizle duygularımızın bizi ‘‘bilinçsizce’’ yönlendirmesine izin vermeyiz. Korkarız, bu çok doğaldır. Ama korkuya kapılmamalıyız. Kapılırsak, bizi yolumuzdan çıkarırlar.
* * *
İstanbul'da gerçekleştirilen terörün hedefi, ne Yahudiler ne de İngilizlerdir. Bu terörörün hedefi biziz. Sakın gaflete düşmeyin. Bu eylemler bizi yeniden bir durum değerlemesi yapmaya ve yeni kararlar almaya zorlamaya yöneliktir. Ölenler; ölmüştür. Ölüm korkusu geride kalanlardadır. Ölmek istemiyorsanız, tutumunuzu değiştirin denmektedir. Sakın ha, bu terör bana dokunmaz demeyin. Bırakın terörist eylemin ‘‘kimlik sormadan insan öldürdüğünü’’ eğer şu an dehşet içindeyseniz, terör size dokunmaktan fazlasını yapmıştır. Terörün mağduru, öldürdükleri değil, korkuttuklarıdır. Ölenler sadece talihsiz kurbanlardır. Terörün başarı ölçütü, kaç kişi öldürdüğü değil, kaç kişiyi ne kadar korkuttuğudur.
* * *
Kaç tane terör eylemi yapılırsa yapılsın, bir ülke sırf bu eylemlerin verdiği maddi hasar yüzünden iktisaden çökmez. Çökmeyi bırakın, terör eylemi bir ülkeden olsa olsa kıymık kaldırır. 70 milyonluk bir ülke, 70, 700 veya 7 bin kişi ölmesiyle insan kaynağını kaybetmez. 100 bina yıkıldı diye binasız kalmaz. Terörün yarattığı maddi hasar, mutlak anlamda kabili ihmaldir. Ama yaratacağı manevi hasar, çok büyük maddi kayıplara yol açabilir. Terör, henüz bu ikinci aşamaya geçemedi. Eğer biz izin vermezsek, geçemez de.
* * *
Bu olay vesilesiyle, birbirimize düşersek teröre prim vermiş oluruz. Hiç bir siyasi görüş sahibi, terörü vesile ederek ‘‘Ben demiştim, olaylar beni haklı çıkardı’’ diye başlayan pislik konuşmalar yapmamalıdır. Siyasi tercihler bakımından, hepimizin aynı görüşte olmaması doğaldır. Ancak medeniyet, doğa değil, insan yapmasıdır. Medeni yaşamanın kurallarını da medeniyeti yaratan insanlar koyar. Bu kurallar içinde ‘‘teröre tolerans yoktur.’’
Son Söz : Terörden siyasi kazanç umanlar, siyasi müflislerdir.