SAYFA komşum Ercan Kumcu, pazartesi günkü haftalık toparlama sayfasında, benim cari açığın kapanması için yapmış olduğum önerileri yanlış bulduğunu ve hatta benim ‘sapla samanı birbirine karıştırdığımı’ yazmış.
Benim yaptığım önerileri, adımı yazmadan reddetseydi, ben de Ercan Bey'e doğrudan bir cevap yazmayacaktım. Pek tabii, iktisadi olarak tutarlı olduğuna güvendiğim fikirleri(mi) yine savunmaya devam edecektim. Ama şimdi mecburen kendisine cevap vereceğim. Okurlara, bu adam neden bahsediyor dedirtmemek için konuyu kısaca özetleyeyim.
Merkez Bankası ve onun politikalarını destekleyen geniş bir iktisatçılar kümesi, Türk ekonomisinde ortaya çıkan ‘cari açık’ (döviz gelir gider açığı) meselesinin önemli olmadığını, önemli addedilse bile çaresinin:
a) Hükümetin, kamunun yatırım ve cari harcamalarını daha fazla kısıp, vergileri daha fazla arttırması,
b) Merkez Bankası’nın halen yüksek olan faizleri ‘daha da yükseltmesi’ olduğunu yazıp-söylüyor,
c) Hatta, bunlardan başka alınabilecek herhangi bir tedbir olmadığını, ileri sürüyorlar.
Ben ise,
1. Ortaya çıkan cari açığın, Merkez Bankası’nın uyguladığı ‘örtülü kur çıpası-yani faizleri yüksek, kurları düşük tutarak enflasyonu indirme’ politikasının bir sonucu (istenmeyen maliyeti) olduğunu söylüyorum. Bu çırılçıplak gerçeği göremeyenlere de hayret ediyorum; neyse.
2. Ayrıca, enflasyonun düşmesinde, uygulanan örtülü kur çıpası kadar, belki de ondan daha fazla, hükümetin uyguladığı sıkı maliye politikasının etkin olduğunu ifade ediyorum.
3. Bir ülkenin cari açık vermesi için, rezervlerini yemek dahil, sermaye hareketlerinde fazla vermesi gerektiğini, bunun cebirsel bir eşitlik olduğunu vurgulayıp, cari açık meselesine ekonomiyi soğutup, ithalatı kısıtlayıcı tedbirler yerine, sıcak döviz girişini kısıtlayıcı ‘sermaye hareketleri’ alanından çare üretmeyi öneriyorum.
4. Ekonomiyi soğutacak para-fiskal önlemlerin şimdi sırası değildir derken, gerekçe olarak iki somut gerçeği ortaya koyuyorum.
a) Maliye politikası zaten yeterince sıkıdır,
b) Faizler zaten aşırı derecede yüksektir.
* * *
Gelelim sapla samanı nasıl birbirine karıştırdığıma. Eğer mevcut ve büyüyen cari açık, ekonomimizin yakalamış olduğu istikrarı sürdürmesinde bir risk teşkil ediyorsa (ki, bana göre ediyor) küçültülmesinde zaruret vardır. Önerim, yukarıda açıkladığım gerekçelerle, cari açığı küçültücü önlemlerin, içinde bulunduğumuz somut koşullar içinde, sermaye hareketleri alanında alınmasıdır. Bunlardan biri de halen bankalara tanınan ‘açık pozisyon taşıma’ limitinin, küçültülmesi, gerekiyorsa sıfırlanması, hatta risk ortadan kalkıncaya kadar ‘fazla pozisyon tutma’ zorunluluğu getirilmesidir. (Devamı var.)