LİSE son sınıfta okuyan yeğenime, okul ne zaman bitiyor diye sordum. Aslında iki aydan fazla var, ama 20 gün sonra bitiyor, kalanı raporlu devre olacak dedi. Nasıl yani?
Cehaletimi hoşgörüyle karşılayıp açıkladı. Lise son sınıf öğrencileri, üniversiteye giriş sınavlarına daha iyi hazırlansın diye, son bir veya birbuçuk ayda devam mecburiyetinden muaf tutuluyormuş. Bu devrede öğrenciler okula gidip derslerde vakit kaybedeceklerine, tam gün kurslara gidiyormuş. Devamsızlıktan sınıfta kalmamaları için de bu son ayda ‘raporlu’ yani hasta kabul ediliyorlarmış.
Peki dedim, şimdi sen yirmi gün sonra bir doktora gidip, sağlıklı olduğun halde, sahte hasta raporu mu alacaksın? Bilmiyorum dedi; eskiden mutlaka bir doktor raporu götürmek gerekiyormuş, ama şimdi okul idareleri kayıtlara sadece raporlu yazmakla yetiniyormuş galiba.
Yani, öğrenci hasta olmadığını biliyor, okul idaresi öğrencinin hasta olmadığını biliyor, doktorlar da öğrencinin hasta olmadığını biliyor, Tabipler Birliği’de bu tezgáhı biliyor, e herhalde Milli Eğitim Bakanlığı da lise son sınıf öğrencilerinin öğrenim yılının son bir ayında toptan hastalanmadığını biliyor, ama kayıtlara ‘öğrenci hastadır-raporludur’ diye yazılıyor. Niye? Her şey kanunlara uygun olsun diye. İşte hukukun üstünlüğü budur.
* * *
Popstar diye Amerika’da üretilmiş bir TV programı, lisans bedeli ödenerek Türkiye’ye getiriliyor. Olağanüstü başarılı oluyor. Yayıncı kanala müthiş bir reklam geliri yaratıyor. Bunun üzerine, bir başka kanal bu programı Amerikalı telif hakkı sahibinden kiralıyor.
Popstarı daha önce yayınlayan kanal ise aynı programı, adına Türkstar deyip yapmaya devam ediyor. Yetmiyor bir başka kanal, hemen hemen aynı senaryo ve formata sahip bir programı, bambaşka bir ad altında yayına koyuyor.
Yaratıcı bir zekánın ürününe bedava sahip olunup para kazanılıyor. Ortada çiğnenen bir fikir hakkı yok kabul ediliyor. Çünkü adları başka. Kimsenin vicdanı sızlamıyor. Her şey yasalara uygun. İşte hukukun üstünlüğü budur.
* * *
18 yaşından küçük bir çocuk, hasta babasına, karaciğerinin bir kısmını vermek istiyor. Ama yasalar 18 yaşından küçüklerin organ bağışı yapmasını yasaklamış durumda. Çare? Mahkemeye gidip çocuğun yaşını düzeltmek.
Çocuk, yaşının doğru olduğunu biliyor; tanıklar, çocuğun yaşının 18’den küçük olduğunu biliyor, yargıç da gerçeği biliyor, ama ortada kurtarılması gereken bir baba var.
Mahkeme çocuğun yaşını düzeltiyor. Yani gerçek yaşını, kanunen değiştiriyor. Tek hata, işin uzamasından dolayı baba kaybediliyor. Her şey yasalara uygun. İşte hukukun üstünlüğü budur.
* * *
Bir zamanların gözde bir gazetesi olan ‘Tercüman’nın sahibi ve şirketi batıyor. Maddi ve manevi varlıklarla ‘Tercüman’ adı, alacaklı bankanın malı oluyor. Derken bir gün Tercüman’ın eski sahibinin várisleri, tekrar bir gazete çıkarmak istiyor.
Kolay tutunmak ve hızla tiraj kazanıp kára geçmek için, başkasının malı olan Tercüman markasını kullanmaya karar veriyorlar. Çare hazır: ‘Tercüman’ adının önüne veya ardına bir iki kelimeyi küçük harflerle ilave etmek. Şimdi Türkiye’de iki tane ‘Tercüman’ Gazetesi çıkıyor. Ama ikisinin isimlerinin yanında farklı küçük ibareler var. Her şey yasalara uygun. İşte hukukun üstünlüğü budur.
Son Söz: Hukuku çiğnemek istiyorsan, yasalara harfiyen uy.