ENFLASYONUN düşmesiyle birlikte, ulusal para birimimiz olan ‘‘Türk Lirası’’ndan sıfır atılması tekrar gündeme geldi.
Sadece gündeme gelmekle kalmadı, anlaşıldığı kadarıyla, resmi hazırlıklar da başladı. Şu ana kadar paradan ‘‘altı sıfır’’ atılması dışında bir öneri tartışılmadı. Bunu da doğal karşılıyorum. Ezelden beri her ülke parasını bir ‘‘ABD Doları’’na eşitlemek ister. Şu sıralarda Euro karşısında yerlerde sürünmesine rağmen, herkesin zihninde ABD Doları adeta evrensel ‘‘para birimi’’dir. Euro'nun babası ECU'dur (Avrupa Para Birimi). ECU'nun doğuşunda da bir ABD Doları esas alınmıştı. Hálá bir çok ülkede dolar ile döviz eş anlamlı gibi durmaktadır. Parasını dövizleştirme hevesindan dünyada 17 dolayında ulusal (yerel) dolar tedavüle çıkmıştır. Eğer tüm ülkelerin paraları bir ABD dolarına veya ona yakın bir değere eşitlenirse, kur dalgalanmaları olsa bile, makro ekonomik büyüklükleri algılama ve uluslararası karşılaştırma bakımından işler kolaylaşır. Üretilen hesap makinelerinin hane (digit) sayısı her ülkeye göre değişmez. Bilgisayarlardaki hazır tabloların kolon genişlikleri standart olur. Dış ticarette ve turizmde insanlar daha rahat fiyat mukayesesi yapar. Kısaca, küreselleşen dünya ekonomisinde verimlilik artar.
* * *
Bugün durup dururken Türk Lirası'nı, ABD Doları'na eşitlemek mümkün değil. Bu, ancak ‘‘Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’’nı kapatıp, yerine ‘‘Türkiye Cumhuriyeti Para Kurulu’’ kurulmasına karar verilirse olur. Tabii o zaman da eşitleme ABD Doları'na değil AB Euro'suna yapılır. Üstelik, ekonomimiz dolarizasyondan hızla çıkarken, yani ters para ikamesi (dövizi bozdurup, TL'ye geçme) yaşanırken böyle bir şey düşünmemek gerek. Dolayısıyla, evrensel para birimi olan bir doların TL karşılığına en yakın yuvarlak rakam 1 milyon lira olduğuna göre, bugünkü TL'den 6 sıfır atılması akla en uygun çözüm gelmektedir. Acaba?
* * *
Yüksek enflasyona yakalanan ülkelerde, bir yandan sıfırlar artarken diğer yandan bazı para birimleri ‘‘fiilen’’ tedavülden kalkar. Diğer bir değişle, paradan kaç sıfır atılacağına ‘‘piyasalar’’ karar verir. Bu yazıyı okuyan herkes elini cebine atıp, üstündeki en küçük madeni parayı çıkarsın. Görülecektir ki, 50 bin liranın altında bir para mevcut değildir. Hakeza, semt pazarlarında ve hatta simitçilerde bile 50 bin liranın altında ne bir fiyat vardır ne de para kullanılmamaktadır. Yani piyasalar, TL'den 4 sıfırı atmıştır, 6 sıfırı değil. Ama piyasalar bir şey daha yapmıştır, ‘‘kuruş’’u da yok etmiştir. 100 kuruş 1 lira ettiğine göre, kuruşun iptali 2 sıfır atılması demektir. Liradan atılan 4 sıfırla birlikte, TL'den atılan sıfır sayısı toplam 6 olmaktadır. Bu durumda cevabı verilmesi gereken soru şudur. ‘‘TL'den 6 sıfır atıp, kuruşu geri mi getirelim; yoksa TL'den 4 sıfır atıp, kuruşu unutalım mı?’’ Doğrusu, TL'den 4 sıfır atılıp, kuruşun geri gelmemesidir. Bu suretle, yeni TL'ye geçişte, fiyatların yukarı yuvarlanması sonucunda, halk yiyeceği kazıktan ülke de yaşanacak gereksiz enflasyondan kurtulmuş olur. Pek tabii, hesap ve zihni uyum bakımından TL'den 6 sıfır atmak, 4 sıfır atmaktan daha uygundur. Bu durumda en az sakıncalı çözüm TL'den 3 sıfır atmak olmaktadır. Zaten dükkanlarda geçerli olan da ‘‘milyon’’ yerine ‘‘bin’’ kelimesini kullanmaktır.
Son Söz: Maaşlardan altı sıfır atılınca, moral bozulabilir.