Modern vahşet

VAHŞET, bencilliktir. Vahşi hayatta, canlıların, can beslemek, canını korumak ve soyunu sürdürmek için elinden geleni ardına koymama kuralı geçerlidir.

Bu bağlamda bir canlının, bazan yakınlarıyla işbirliği halinde, ama gerekirse onlara karşı dahi eylem koyarak, ama her halükárda, kendi cancağızı için, cánán da dahil, kendisi dışında kalan tüm canlıların hayat hakkını hiçe saydığı görülür. Bu davranışta bizatihi bir kötülük yoktur. Gırtlağını dişleyerek öldürdüğü ceylanı yerken, sırasını beklemeyen kendi yavrusuna bile pençe atarak öldüren aslan, bunu sadece can beslemek için yapmaktadır. Böyle davrandı diye aslana ‘vahşi’ denilebilir, ama ‘kötü’ denemez. Bu yaşam tarzı, kendi içinde bir düzendir. Başa türlü olamadığı için böyle olmuştur. Belki de bu sayede, yabanıl yaşam yok olmamıştır. Ama, bu medeniyet değildir. Bu düzen, insan toplumları için geçersizdir.

* * *

Hocam Fuat Çobanoğlu’nun özdeyişiyle ‘medeniyet, üçüncü şahısların hakkına saygıdır’. Sadece birinci tekil şahsın hak ve menfaatını savunmak olan ‘bencillik’ yani ‘vahşet’le, medeniyet arasında bir ara durak vardır. Buna da ‘yarı vahşet’ veya ‘yarı medeniyet’ denir. Yarı medeni insanlar, birinci ve ikinci şahısların hak ve menfaatını savunur. Yáni, kendinin ve yakın çevresinin. Az gelişmiş ülkelerde ‘yarı vahşi / yarı medeni’ bir düzen vardır. Hak ve menfaat savunması, önce ben, sonra ailem, sonra hemşerilerim ve en sonunda milletim olarak sıralanır. Bu sıralamayı, bir dış düşmana karşı ülkeyi savunmakta, kişilerin gösterdiği vatanseverliği ve bu uğurda canını dahi feda etmekten kaçınmamasıyla karıştırmamak gerekir. O, ‘ben’ yani birinci tekil şahısla, ‘biz’ yani birinci çoğul şahsın üstüste çakıştığı olağanüstü bir durumudur. Herkesi de kapsamaz. Olağanüstü durum biter bitmez, ‘ben’ ile ‘biz’ tekrar ayrışır.

* * *

Bir toplumun medeniyet sıralamasında nerede olduğunu gösteren iki pratik kriter vardır. Bunlar, imar ve trafik düzenidir. Bu kriterlere göre Türkiye tam anlamıyla ‘yarı medeni’ bir ülkedir. Toplumu teşkil eden bireyler, sular seller gibi İngilizce konuşsalar, iki üniversite bitirmiş olsalar ve eni konu varlıklı hale gelmiş olsalar bile, eğer bencil davranışlarını inatla sürdürüyorlarda bu, modern vahşettir. Bu vahşet, kullanılan otomobillerin beygir güçleri ve tekerlek çapları büyüdükçe artar bile. Trafik düzeninde kendini sergileyen vahşetten daha elim ve vahim olanı, imar vahşetidir. İçtenlikle istenirse, trafik vahşeti, Türkiye’de altı ayda ortadan kalkar. Ama ne kadar istenirse istensin, imar vahşeti 20 yıldan önce ortadan kalkmaz. 20 yıl dememin sebebi, bina değerlerinin bu sürede, yıllık yüzde 5 amortismanla sıfıra inmesinin mümkün olmasındandır.

* * *

Türkiye’de modern vahşetinin sona ereceği ve milletimin tam medeniyet düzenine yöneleceği ümitlerimi kaybetmişken, Başbakan Erdoğan’nın imar sorununa da el attığını gazetelerden okudum. Çok, ama çok sevindim. Bu zor uğraşın yolu ve yönteminde yöneticilerle tam anlaşamayabilirim. Ama hükümet ve belediyeler bu yolda bir irade sergilemeye karar vermişlerse, ben de onların bir neferi olarak çalışmaya gönüllüyüm. Elimden gelen her desteği kendilerine veririm.

Son Söz: Medeniler, en az modern vahşiler kadar cesur olmalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları