HAFTA başında, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 2009 yılına ait “Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması” yayınlandı. Gelir dağılımı halkın ilgisini çeken iktisadi konu başlıklarından biridir.
Kişilerin milli gelirden aldıkları pay doğal olarak birbirine eşit değildir. Pek tabii geliri düşük olanlar “tamam, fark olmasına olsun da, ama bu kadar da olmasın” diye düşünür. Serbest Pazar ekonomisinin fazileti bireylere “zengin olma fırsatı” sağlamaktır. Sosyal devletin fazileti ise altta kalanın “canının çıkmasına” engel olmaktır. Bu yüzden her siyasi parti kendine göre sosyal demokrattır. * * * Önce bazı kavramlara göz atalım: Milli Gelir: Bir ülke halkının kendi yarattığı katma değerler toplamıdır. Harcamalar Toplamı: Milli gelir ile cari açığın toplamıdır. Cari açık başka milletlerden borç alınan ve harcanan para demektir. Milli Servet: Aile, firma ve devletin menkul ve taşınmaz varlıklarıdır. Milli Gelir Dağılımı: Kişilerin, daha doğrusu ailelerin, milli gelire hesaben yaptıkları katkı dolayısıyla elde ettikleri gelirler toplamıdır. Gelir Türleri: Ücret, kâr, kira ve faizdir. Ailelerin gelirleri bir veya daha fazla gelir türünün toplamıdır. Sosyal yardımlar (transferler) hariç. Yeniden Dağıtılmış Milli Gelir: Devletin, üst gelir gruplarından vergi alıp, alt gelir gruplarına yaptığı sosyal transferlerle, halkın kendi arasında yaptığı yardımlaşmalar sonrasında oluşan gelir dağılımıdır. * * * 2009 yılında milli gelirimiz, 2008 yılına göre toplam olarak yüzde 4.7 azalmıştır. 2008’de 42 milyar dolar olan cari açık, 2009’da 14 milyar dolara gerilemiştir. Bu da harcamalar toplamının yüzde 4.3’ü kadar azalmasına tekabül eder. Dolayısıyla 2009 yılında toplam harcanabilir gelir yüzde 9 azalmış, ama nüfus yüzde 1.2 artmıştır. Yani küçülen milli gelir çorbası (pastası) daha fazla sayıda insana bölüştürülmüştür. Açıklanan milli gelir dağılımı hesapları böyle bir yıla aittir. Biraz da bu sebeple gelir dağılımı az da olsa bozulmuştur. * * * Kırsal kesimde yaşayanlar ile kentlerde oturanların gelir dağılımları ayrı, ayrı ölçüldüğünde gelir dağımı “daha âdil veya eşitlikçi” çıkar. Kent, kırla harman edilince gelir dağılımı bozulur. Nitekim yayınlanan tablo, Türkiye’de en üst gelir grubu, en alt gelir grubundan 8.5 kat fazla gelir elde ediyor diyor. Hâlbuki aynı hesap, kent ve kır için ayrı, ayrı yapılınca, bu “kaç misli fazla” sayıları kentte 7.9 ve kırda 7.2 ye iniyor. Kır, kentten daha fakirdir. Buna rağmen tüketim kalıbı dolayısıyla kırda gelir dağılımı daha eşitlikçidir. Belki de halkı hayatından memnun etmek için, yerli diziler köylerde çekilmelidir. Hem bu dizileri seyreden köylüler, herkes bizim gibi yaşıyormuş deyip, haset çekmez; hem de kentliler, halimize bin şükür, bak başkaları ne kadar zor şartlar içinde yaşıyor deyip Allah’ı över. * * * Milli gelirin, türlere göre dağılımı da yayınlandı. Hesap, milli geliri yaratan “katma değer”in yüzde 80’inin emek olduğunu gösteriyor. Milli servetin çoğu, az sayıda ailenin elinde olduğu için başta faiz olmak üzere sermaye gelirlerinin yükselmesi, milli gelir dağılımını bozar, düşmesi iyileştirir. Son Söz: Yapılan katkı eşit değilse, alınan pay da eşit olamaz.