AÇIKÇASI ben, Merkez Bankası’nın faizleri en az yüzde 1 indirmesini bekliyordum. İndire indire yüzde çeyrek indirdi.
Dünkü gazetelerde, en az bunun kadar önemli ikinci haber, şakacı Maliye Bakanımız Unakıtan’ın‘yüksek faiz maması verirsen, onlar da sıcak parayla bunu gagalarlar’ dedikten sonra, sıcak para girişlerine hiçbir vergi ve sair engel koymayacaklarını söylemesidir. Böylece ‘yüksek faiz-düşük kur’ uygulamasının devletin ‘resmi ekonomi politikası’ olduğu bir daha tesçil edilmiş oldu. Pek tabii, bu politikanın IMF’nin onayı ile yürütüldüğünü ilave etmeye gerek yok.
2001 krizinden beri ekonomide, gerek Kemal Derviş ve gerekse AKP dönemlerinde elde edilen sonuçlar yüz güldürücüdür. Yılların belası olan enflasyon, tek haneli düzeye inmiş, üstelik sıcak paranın yarattığı ‘gevşek para politikası’ sayesinde milli gelir büyümesi de umulandan çok yüksek olmuştur. Bu sonuçlar, uygulanmakta olan ‘yüksek faiz-düşük kur’ veya ‘örtülü kur çıpası’ politikasıyla elde edilmiştir. Madem ki sonuçlar iyidir, öyleyse ‘yüksek faiz-düşük kur’ politikası da iyidir. Ancak bu politika tek başına başarıyı sağlamış değildir. Burada derhal ‘yüksek faiz dışı fazla’nın katkısını zikretmek gerek. Diğer bir değişle, eğer yüksek faiz dışı fazla tutturulmamış olsaydı, uygulanan örtülü ‘kur çıpası’ şu ana kadar çoktan taramıştı.
Dünyada son kırk yılın en düşük faiz hadlerinin geçerli olduğu bir devrede uygulama şansına kavuştuğumuz ‘yüksek faiz-düşük kur’ politikasının birinci sakıncası, yüksek faiz dışı fazla vermeğe, yani halkın ümüğünü sıkarak, bütçe açıklarını kontrol altında tutmaya çalışmaktır. Bunun sürdürülmesinde ‘siyaseten’ problem çıkabilirdi. Hamdolsun çıkmadı. Sayın Erdoğan’ın kuvvetli liderliği, servet sahibi olmayan geniş kitlelere maliyeti çok yüksek olan bu ‘yüksek faiz dışı fazla’ politikasının sürdürülebilmesine imkan sağladı.
‘Yüksek faiz-düşük kur’ politikasının ikinci sakıncası, ‘cari işlem’ açığına sebebiyet vermesidir. Nitekim bu, aynen olmuştur. İşte bu noktada süreç kendi kendini beslemeye başlamıştır. Şöyleki, cari işlem açıklarını finanse etmek için sıcak para girişlerinin devam etmesi gerektir. Sıcak para girişlerinin devam etmesi için de yüksek faize devam edilmesi şarttır. Sıcak para girişleri devam ettikçe, döviz düşük kalacak ve cari işlem açığı büyüyecektir. Düşük kur (çıpası) ile yapışkan enflasyonda elde edilen düşme kalıcı hale gelmiş olsa, yani ‘kur çıpasından çıkma zamanı’ gelmiş bile olsa çıpadan çıkılamayacaktır. Çünkü şimdi de sistemde sürekli finanse edilmesi gereken ‘yapışkan cari açık’ oluşmuştur.