SAYFA komşum Ercan Kumcu, ‘cari açığın’ yani ülkenin döviz gelir gider açığının kapanması için, benim önerilerimin neden yanlış olduğunu pazartesi günkü yazısında anlatmıştı.
Ben de kendisine çarşamba günü bir cevap yazmıştım. Bugün de devam ediyorum. Her ne kadar bu yazılar, benimle Ercan Bey arasında bir münazara, hatta bir polemik gibi dursa da, aslında faydalı unsurlar taşımaktadır. Okumakta yarar olabilir.
Ercan Bey'in, haftalık toparlama yazısının başlığı ‘Kurları arttırmaya çalışmak, çözüm değil çözümsüzlüktür’ idi. Bu, benim daha önce yazdığım bir yazıda kullandığım ‘cari açığın kapanmasının tek çaresi, döviz fiyatlarının artmasıdır’ şeklindeki ifademe karşı kullanılmıştı. Konuyu bu noktadan irdelemeye geçmeden, Ercan Bey'in yazısında yer alan bir cümleye takılacağım. Kendisi, çok kibar şekilde, aramızdaki görüş farkının benim bir gerçeği ‘bilmememden’ kaynaklandığını söylemektedir. Yani onun bildiği gerçeği, ben de bilsem, aramızda belki de böyle bir görüş ayrılığı olmayacaktı. Neymiş benim bilmediğim bu gerçek? Yazıdan aynen aktarıyorum: ‘Sermaye hareketlerinin kısıtlı olduğu ülkelerde kurlar, dış ticaret veya cari işlemler dengesi yoluyla dengeye gelirler.Ama, sermaye hareketlerinin serbest olduğu ekonomilerde, cari işlemler açığı nedeniyle döviz kurları artmayabilir.Yani konu fiyat sorunu değildir.’ Peki ben ne diyorum Allah aşkına? Aynen ben de kurların düşük kalmasının sebebi ‘sermaye hareketleridir’ diyorum. İlave ediyor, cari açık, ithalat kısılmaya çalışarak kapanmaz diye vurgulama yapıyorum. Bu sebeple cari açığın kapanması, sermaye hareketlerinin ‘tersine’ yönlendirilmesi ile olur diyorum. Kambiyo serbestisi olan ülkelerde, kurları belirleyen esas etmenin, sermaye hareketleri olduğu bundan daha açık nasıl söylenir? Şimdi ben soruyorum. Diğer tüm şartlar değişmeden, benim dediğim önlemler alınırsa, döviz fiyatları artar mı, artmaz mı? Döviz fiyatları artınca, cari işlem açığı küçülmez mi? Yeterince artınca da kapanmaz mı? Yaşanmış deneyler ve amprik bulgular bunları doğrulamıyor mu?
* * *
Şimdi de gelelim, önerdiğim önlemlerin esas eleştirilmesi gereken sakıncalarına. Bunlar iki başlık altında toplanabilir. Birincisi, döviz fiyatlarındaki artışlar, enflasyonu hızlandırır. İkincisi, döviz fiyat artışını zorlayacak bir sermaye girişi kısıtlaması ve hatta sermaye kaçışı, büyümeyi yavaşlatır. Bu sakıncalar ‘maliye politikası’ önlemleriyle tahammül sınırları içinde tutulabilir. Yani kamu harcamaları gevşetilmezse, enflasyon ciddi bir artış gösteremez. Büyümenin bir miktar yavaşlaması ise zaten istikrar için istenilen bir şey. Ama yine de şunu söylemek gerek: Bu iki sakınca ‘maalesef’ önerdiğim tedbirlerin içinde var. Peki nasıl olur da sakıncalı bir önlem paketini öneriyorum? Cevap: Önlem almamanın maliyetinin daha fazla olacağını tahmin ettiğim için. Cari işlem açığı kontrol altına alınamazsa, korkarım hem orta boy bir devalüasyon olacak ve fiyatlar artacak, hem de ekonomi, tekrar küçülecektir.