KIBRIS müzakereleri, hayırlı bir sonuca varmış gibi duruyor. Bu sonucun elde edilmesinde emeği geçen herkese teşekkür borçluyuz.
Ama eğer bu mesele, bu noktaya getirilebilmişse, bunun şerefi pek tabii Başbakan Erdoğan’a aittir. Bugün, Kıbrıs meselesinin ve ortaya çıkan çözümün tahlilini yapmayacağım. Onun yerine, İşviçre’ye hareketinden önce Başbakan Erdoğan tarafından kulanılan ‘kazan-kazan’ deyiminin ne anlama geldiğini anlatacağım. Zaten çözüm projesinin müellif mimarı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan da New York’tan İsviçre’ye doğru yola çıkarken, taraflara yapacağı teklifin bir ‘win-win’ ( kazan-kazan) çözümü olacağını söylemiş ve bu husus Batı gazetelerinde aynen bu kelimelerle yer almıştı.
‘Kazan kazan’ bir Oyun Teorisi (Game Theory) deyimidir. Açıklamalara geçmeden önce kısaca, bu kavramın özünde ‘tarafların, makul bir kaybı göze alarak, muhtemel olan en kazançlı çözümü inşa etmesi’ anlamına geldiğini söyleyim. Eğer bu deyimi, bir ihtilafın arabulucusu, (mesela Annan) kullanmışsa, ‘taraflar çözüm istiyorsa, ödün vermeye razı olmalıdır’ demiştir. ‘Kazan-kazan’ çözümü için gidiyorum diye beyanat veren, eğer bir taraf temsicisi (mesela Başbakan Erdoğan) ise bu değim, ‘ben taviz vermeye hazırım’ anlamına gelir.
* * *
Şimdi gelelim bu esrarlı ve karmaşık kavramı açıklamaya. Hayatın her aşamasında bireyler, kurumlar veya toplumlar, birlikte yaşamaya mecbur oldukları diğer birey, kurum veya toplumlarla ilişki içindedir. Her ilişki, eşyanın tabiyatı icabı, bir çelişki yani ‘çıkar çatışması’ na sebebiyet verir. Bu, hayatın ta kendisidir. Yani hiç çıkar çatışmasına girmeden birarada yaşamak mümkün değildir. Aralarında hiç‘çıkar çatışması’ olmayanlar, aralarında hiç‘çıkar ilişkisi’ olmayanlardır. Mesela Türkiye ile Arjantin arasında bu güne kadar hiç hudut ihtilafı olmamıştır. Çünkü ortak sınırımız yoktur. Ama, Rusya, Suriye veya Yunanistan’la ihtilaflarımız olmuştur.
Her çatışma, oyun teorisi bakımından bir ‘oyun’ (game) dir. Her oyunda da mutlaka en az iki oyuncu (taraf) vardır. Eğer oynanan oyunda bir tarafın kazancı, diğer tarafın kaybına eşitse, yani oyun bir kumarsa (gamble) bu tip oyunlara‘toplamı sıfır olan’oyunlar denir. Ancak gerçek hayatta karşımıza çıkan çıkar çatışmaları‘toplamı sıfır olmayan’ oyunlardır. Yani, iki tarafın da kazançlı (veya kayıplı) çıkması, yani kayıp ve kazançların toplamının sıfırdan büyük (veya küçük) olması mümkündür. Çünkü yukarıda söylendiği gibi, her çıkar çatışması, aynı zamanda bir çıkar ilişkisidir. İki taraf işbirliği yapabilirse, her ikisi de bugünkü durumlarından daha iyi hale gelebilir. Teoride, kayıp ve kazançlar toplamı sıfır olmayan oyunlara‘işbirliği yapılabilir’denir. Bunlar dört şekilde biter.
1. Bizim kazandığımız, rakibin kaybettiği; (kazan-kaybet)
2. Bizim kaybettiğimiz; rakibin kazandığı; (kaybet-kazan)
3. İki tarafın da kaybettiği; (kaybet-kaybet)
4. İki tarafın da kazandığı (kazan-kazan).
Eğer biz, oyunu birinci maddedeki, o sırada rakibimiz de ikinci maddeki sonuçla bitirmek isterse, netice mutlaka‘kaybet-kaybet’olur.
Son Söz: Ne hakkımdan bir fazlasını isterim, ne de hakkımdan bir eksiğine razı olurum diyen, kaybetmeye mahkumdur.