HENÜZ belleklerimizden silinmedi. Enflasyon diye bir canavar vardı. Her ay başı gazetelerin ekonomi sayfalarında onun resmini görürdük.
Daha çok timsaha benzeyen, ağzından alevler çıkan, sırtında boylamasına dizilmiş üçken çıkıntılar olan kötü bir yaratıktı bu. Bu canavarı yenmek için neler yapmadık. Hatta Türk Lirası'nı kayık yapıp, dolar denilen bir çıpaya bile bağladık. Bu bağlama devresinde, bir süre enflasyon canavarının boynu büküldü. Sonra bir fırtına çıktı, TL isimli teknemiz demir taradı. Canavar tekrar şahlandı. Ne olduysa oldu, iki yıl kadar önce yüzde yüzlere dayanmış bulunan enflasyon canavarı küçülmeye başladı. Şu sıralarda boyu yüzde onlara doğru geriliyor. Yaşasın! canavar bu kez gerçekten ölüyor. Şimdi beni bir merak sardı. Acaba bu canavarı kim vurdu? Nasıl vurdu, neresinden vurdu? En önemlisi, bu canavarın, yaralarının iyileşip tekrar azgınlaşması ihtimali mevcut mu?
* * *
Ortada muhtelif rivayetler var. Canavarı vuran kahramanın adı Kemal Derviş'tir deniyor. Derviş, öyle bir istikrar programı hazırlamış ve bunu öyle sağlam kazıklara (yeteri kadar büyük ve uzun vadeli dış yardım, IMF gözetimi, dalgalı/yüzer kur, bağımsız Merkez Bankası gibi) bağlamış ki; canavar tedricen kurumaya başlamış. Bir başka rivayet, canavarı vuranın AK Parti iktidarı olduğu. Karizmatik lideri Erdoğan'dan aldıkları güçle, Babacan-Unakıtan ikilisi bu canavarı kıskıvrak yakalamış ve ümüğünü sıkarak pes ettirmiş. Üçüncü rivayet, Merkez Bankası Başkanı Serdengeçti'nin, meslek hayatının ustalık döneminde inanılmaz parasal manevralar yaparak canavarı köşeye sıkıştırdığı şeklinde. Ben pek inanmıyorum ama, dördüncü rivayet de bizim Eko-Diyalog tayfasından Asaf'la Deniz'in, 2001'deki başarısız öngörülerinin intikamını almak için, sürekli ‘‘iyimserlik propagandası’’ yaparak enflasyon canavarını ‘‘içten’’ çökerttikleri. Belki de bütün ihtimallerin alınan sonuçta payı var.
* * *
Şöyle durup düşünüyorum. Bu enflasyon düşüşünde, yukarıdaki ihtimallere ilaveten, bizim katkımız olmayan en önemli etken ne diye? Şüphe yok ki; bu ‘‘Amerikan Doları'nın dramatik düşüşü’’dür. Yılda 500 milyar dolar cari işlem açığı veren bir ülkenin parasının, bu ülke isterse dünyanın en büyük ekonomisine sahip Amerika olsun, cari işlem açığı vermeyen ülkelerin paralarına karşı değer kaybetmemesi mümkün değildi. Dolar önce inanılmaz bir şekilde Euro karşısında yüzde 30'dan fazla değerlendi. Sonra da yüzde 40'tan fazla değer kaybetti. Doların değer kazanması sırasında, Türkiye finansal krize girdi; doların değer kaybı esnasında krizden çıktı. Aynı zamanda bu devreler, dolar faizlerinin yükseldiği ve düştüğü devrelerdir. Bunlar tesadüf değildir. Türkiye'de ‘‘döviz’’ kelimesi ile ‘‘dolar’’ kelimesi birbiri yerine kullanılır. Üstelik ‘‘dolar’’ Türkiye'nin de iktisadi istatistiklerde ve tahlillerde kullandığı para birimidir. Doların çıkması, TL'nin değerinin düşmesidir. Yani fiyatlar genel düzeyinin yükselmesidir; enflasyondur. Doların düşmesi, TL'nin çıkmasıdır. Yani dez-enflasyondur. Diğer bir değişle, fiyatlar genel düzeyindeki yükselişin yavaşlamasıdır. Bunun da adı 'enflasyon canavarının ehlileşmesidir.'