Kapitalist iktisadın solcusu

ÇARŞAMBA gününü Stiglitz’le geçirdik. Önce konuşmasını dinledik. Sonra Eko-Dialog ekibi olarak Deniz, Asaf ve ben onunla bir söyleşi yaptık.

Akşam yemeğinde de özellikle Türk ekonomisini bekleyen tehlikeler hakkında görüşlerini aldık. Ben, yemeğin sonuna doğru yorgunluktan bitmiş durumdaydım. O ise cin bakışları ve muzip dudak hareketleriyle canlı canlı anlatmaya devam ediyordu. Joseph Stiglitz, 2001 yılında Nobel ödülü almış, yani iktisata özgün katkıda bulunduğu yetkili bir heyet tarafından tescil edilmiş bir bilim adamı. Kendisi, fildişi kulesinde yaşayan bir álim değil. Aynı zamanda uygulamacı ve hatta siyasetçi. 1995 yılında Amerika’nın çapkınlıklarıyla ünlü başkanı Bill Clinton tarafından ‘Devlet Ekonomi Danışmanları Kurulu’na önce üye sonra başkan olarak atanmış. Clinton devrinde uygulanan iktisadi politikanın mimarı olmuş. 1997’de Dünya Bankası’nın (nispeten fakir ülkelerinde yaşayan insanların refahının artmasına çalışan uluslararası bir kuruluş) yarbaşkanı ve baş iktisatçısı olmuş. 2000 yılında bu görevinden istifa etmiş ve iktisat profesörlüğüne dönmüş. Çok satan romanımsı iktisat kitapları yazıyor ve konuşmalar yapıyor. Türkiye’deki konferansı, Akbank ve Hürriyet Gazetesi’nin desteği ile CSA - Ünlü Kunuşmacılar Ajansı tarafından düzenlenmişti.

* * *

Stiglitz,
Dünya Bankası’ndan Kemal Derviş’in arkadaşı. Kendisini salondaki izleyicilere tanıtan Derviş, (Amerika’da böyle bir deyiş olmamasına rağmen) Stiglitz’i ‘sosyal demokrat’ olarak sıfatlandırdı. Yani bizdendir dedi. Arkadaşlarının kendisine hitap ettiği şekliyle ‘Co’, tahmin edeceğiniz gibi, şimdiki başkan Bush’tan, onun babasından ve Amerika’nın gelenekçi kanadını temsil eden Cumhuriyetçiler’den hoşlanmıyor. Onları zenginleri kollamakla suçluyor. Ekonomi politikaları hatalıdır diyor.

* * *

Stiglitz’
i iktisat çevrelerinde meşhur eden özelliği, sıkı bir IMF karşıtı olması. Şimdi Akşam’da yazan Hürriyet’in yaramaz köşe yazarı Serdar Turgut, bir süre önce Stiglitz’in fikirlerini Türk kamuoyuna taşımıştı. Stiglitz’in küresel iktisadi sistemi ve onun işleyiş biçimini ‘okuması’ benim okuyuş tarzımla örtüşüyor. Bu bakımdan, bundan sonra söyleyeceklerim bir miktar yanlı olabilir. Siz ona göre düzelterek okuyun.

* * *

Benim anladığıma göre Stiglitz şunları söylüyor: IMF’nin mali ve dolayısıyla iktisadi krize girmiş az gelişmiş ülkelere tavsiye ettiği reçete, meseleyi çözmek bir yana durumu ağırlaştırıyor. Bu ülke ekonomilerindeki esas sorun, büyük kamu borçlarına yüksek reel faiz ödemeleri. IMF, yüksek reel faizi, ilave borçlanmaya gitmeden ödemeleri için bu ülkelere ‘faiz dışı fazla’ zorunluluğu getiriyor. Yani, dişinizden tırnağınızdan arttırın, borçlarınızın faizini ve mümkünse anaparasının bir kısmını ödeyin diyor. IMF’ce dayatılan faiz dışı fazla oranı, fakir ülkelerin kamu yatırımlarını ve sosyal harcamaları kısıtlıyor. Bu, hem sosyal adaleti bozuyor, hem de ülke ekonomisi büyütmüyor. Yeni bir krize de zemin oluşturuyor. Bunun yerine, sermaye hareketlerini kısıtlayarak, hem tasarrufların yurtiçinde kalmasını, hem de sıcak paranın, girerken ulusal parayı aşırı değerlendirme, çıkarken aşırı değersizleştirme belasını önlemeyi öneriyor. Böylece, hem yoksulluğun artmasının önlenebileceğini hem de ihracata dönük bir büyümenin sağlanabileceğini savunuyor.

Son Söz: Yarın, bugün olabilir.
Yazarın Tüm Yazıları