ÖNCE olayı özetleyim, sonra yorumlara geçeriz. Bundan bir süre önce Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanlığı'na Dr. Doğan Cansızlar adında bir yüksek bürokrat atandı.
Cansızlar, göreve gelir gelmez, SPK için büyük yatırım projeleri yapmaya başladı. Tabii yatırım denince akla hemen yeni binalar, yeni mobilyalar, yeni arabalar, yeni bilgisayar sistemleri, yeni telefonlar v.s. gelir. Cansızlar da aynen böyle yaptı. Hızlı bir harcama kampanyası başlattı. Sonunda o kadar hızlandı ki; merkezi Ankara'da bulunan SPK'nın, İstanbul'un en fiyakalı binalarından Akmerkez'de bulunan ve SPK'nın kendi malı olan bürosunu beyenmeyip, daha fiyakalı bir mekana, Gökkafes'e taşınmaya karar verdi. Bu amaçla, o binada 15 milyon dolara iki daire aldı. Görenlerin söylediğine göre kendine, belki de 750 metrekarelik kocaman bir yazıhane döşedi. Bütçesi bu harcamalara yetmeyince, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndan borç aldı.
* * *
Dr. Doğan Cansızlar yatırım harcamaları programını ilan ettiğinde, onun bu kampanyasına karşı çıkan bir yazı yazmıştım. O gün bu gündür, işlenmesi gereken çok sayıda iktisadi konu üst üste geldiğinden, bir daha Cansızlar'ın harcama tutkusuna dönmedim. Ama bu arada Sabah yazarlarından Necati Doğru, SPK Başkanı Cansızlar'ın vicdan sızlatan harcamaları karşısında isyan etti. Kendine mahsus baharatlı üslubuyla bu konunun üstüne gitti. Hemen benzeri her vakada gördüğümüz tepki burada da oluştu. Dr. Cansızlar eleştrileri değerlendirmedi. Sadece öfkelendi. Bir lahza durup, ‘‘acaba hata mı ediyorum?’’ diye düşünmedi; geri adım atmayı aklından bile geçirmedi. Necati Doğru'yu sindirmek için tüm gücüyle harekete geçti. Doğru'nun sütunundan edindiğimiz bilgilere göre, kendisine hakaret edildiği iddiasıyla dava açtı, yetmedi bürokrat arkadaşlarına eski defterleri karıştırmaları ricasında bulundu ki, onlar da üç yıl önceki konuları tekrar ortaya çıkardılar. Bu da yetmedi, Basın İlan Kurumu'na müracaat ederek, Sabah gazetesinin ilanlarının kesilmesini istedi. Eleştiriyi dikkate alacağına, işi kan davasına dönüştürdü.
* * *
Doğru'nun sütunundan öğreniyoruz ki; Başbakanlık Teftiş Kurulu, Maliye Teftiş Kurulu ve Yüksek Denetleme Kurulu müştereken, SPK'nın yani Dr. Cansızlar'ın harcamalarını incelemiş ve usulsüzlük bulmuş. SPK'yı uyarması için raporunu başbakanlığa sunmuş. Gerçi sakatlık usulde değil esasta, ama olsun. Bu da işin olumlu sayılabilecek başka bir veçhesi.
* * *
Türk devletinin iki yakasının bir araya gelmesi için iki temel meseleye çözüm bulmamız gerek. Birincisi, kişiler servetlerinin kaynağını açıklamaya mecbur olmalı. Diğer adıyla Maliye'nin ‘‘nereden buldun?’’ sorusuna herkes cevap vermeli. Çünkü, yolsuzlukları önlemenin tek çaresi budur. Devletin de bu soruyu sormaya hakkı vardır. İkinci mesele kamu kaynaklarının harcanması. Her kamu yetkilisi ‘‘nereye harcadın?’’ sorusuna cevap vermelidir. Çünkü parayı (vergiyi) veren halkın da bu soruyu sormaya hakkı vardır. Bunu da basın yoluyla yapar. Pek tabii, bu sorunun cevabı, ‘‘kendime başkanlık sarayı yaptırdım, kim ne karışır’’ olamaz. Maalesef, yüksek bürokratların ‘‘büyük oda-pahalı mobilya’’ tutkusu tedavi kabul etmiyor. Bu da az gelişmiş ülke yöneticilerinin, kendini önemsetme gösterisi oluyor herhalde.
Son Söz: Kişinin değeri, yazıhanesinin yüzölçümünden anlaşılmaz.