İstanbul’a giriş parayla

PERŞEMBE günkü Vatan Gazetesi'nde kocaman bir haber vardı. Londra'da 17 Şubat'tan itibaren, kentin trafiğin en yoğun 21 kilometrekarelik alanına girecek motorlu araçlarından, günde 5 sterlin (yaklaşık 14 milyon lira) giriş ücreti alınacakmış.

Bu parayı ödemeden şehre girenleri yakalamak için de 800 kameradan oluşan bir gözetim ağı kurulmuş. Habere göre, bu sistemin benzerleri, Singapur, Melbourne, Toronto ve Oslo'da halen çalışmaktaymış. ‘‘Kızıl Ken’’ lakaplı Londra Belediye Başkanı Ken Livingstone, büyük tepki ile karşılanan ücretli giriş sistemini savunmuş ve halka (özel arabasıyla şehre para vermeden girmek isteyenlere) şöyle bir çağrıda bulunmuş: ‘‘Toplu taşıma araçlarını kullanın, bisiklet ve motosiklete binin, yürüyün, nehir ulaşımını tercih edin, evden çalışın.’’

* * *

Bu haberi köşeme taşımamdan tahmin edebileceğiniz gibi, şehirdeki araç yoğunluğunu azaltmak için, özel araçlardan para alınması yöntemini çok beğendim. Profesyonel bir iktisatçı olarak, ‘‘fiyatın’’, sosyal ve ekonomik meseleleri çözmede ‘‘ahlaki ve müessir’’ bir alet olduğuna inanırım. Fiyatı kullanmadan, bu kabil meseleleri çözmeye çalışmayı, şımarıklığa taviz veya halk yağcılığı olarak nitelendiririm. Üstelik, fiyat aletini kullanmadan iktisadi ve sosyal meseleleri çözme girişimleri, bırakın bu kabil meseleleri çözmeyi veya en azından küçültmeyi, sorunları o kadar büyütür ki, sonunda işin içinden çıkmak imkánsızlaşır. Pek tabii, bu çözümsüzlük topluma çok daha pahalıya patlar. Sonunda beleşçilikle korunmaya çalışılan garibanların veya kaprisleri bitmeyen imtiyazlı kentsoyluların durumları eskisinden de beter olur. Sözü daha fazla uzatmadan, İstanbul'un trafik sorununu hafifletmek için, şehre girişe bedel koymadan önce alınması gereken ‘‘iktisadi’’ tedbirleri sıralayım. Pek tabii, bu önerilerimin bırakın uygulanmasını, beğenilmesini dahi beklemiyorum.

* * *

1. Trafik polisi teşkilatına ve trafikle ilgili belediye görevlilerine verilecek birinci emir ‘‘arterlerde trafik akışını sağlayın’’ olacaktır.

2. Bu akışı sağlamanın en emin yöntemi, arter tanımına giren ana ve/veya ara yollarda araçların değil park etmesine, duraklamasına dahi izin vermemektir.

3. Üç şeritli bir ana yolun, park haline sokulmuş bir şeridini daha ulaşıma açmak, yol kapasitesini yüzde 50; iki şeritli bir ara arterde, ikinci şeridi hizmete sokmak, yolun taşıma kapasitesini yüzde 100 artırır. Araçların yol kenarına park etmeleri sırasında yaratılan, geriye doğru trafik şişmesinden kurtulmak da işin cabasıdır.

4. Yollarda görev ifa eden polislerin, trafik ışıklarının dibinde durup ışığın rolünü çalması, düdük çalarak veya el ve kollarını sallayarak, sürücülere ‘‘hızlanın’’ telkininde bulunması yasaktır.

5. Çekiciler, arızalı araçlar dışında hiçbir aracı çekmeyecek ve görev yapmadığı zamanlarda parkta bekleyecektir.

6. Polisin görevi, sürücüleri trafik kurallarına uymaya zorlamaktır. Bunun da yolu, kural ihlal edene ceza kesmek ve cezayı tahsil etmektir.

Son Söz: Her kural ihlalinde, fert kár; toplum zarar eder.
Yazarın Tüm Yazıları