Her şey olacağına varır

TARİHTE ne olmuşsa, başka türlü olamadığı için öyle olmuştur. Her millet layık olduğu hükümeti bulur. Akacak kan, damarda durmaz.

Yazının başlığı dahil yukarıda sıraladığım ifadeler doğrudur; ama bize geleceği nasıl şekillendireceğimizi söylemez. İktisatta da buna benzer ifadeler vardır. Bunlardan son zamanlarda en sık kullanılanı ‘Cari açık, tasarruf açığına eşittir’ ifadesidir.

Bu, iş olup bittikten sonra (ex post) söylenen bir cümledir. Üstelik ‘evrensel’ bir doğru da değildir. Yılbaşında (ex ante) kimse, o yıl ne kadar bir tasarruf, dolayısıyla cari işlem açığı oluşacağını bilemez. Mesela Türkiye’de Merkez Bankası’nın kısa vadeli faizleri nerede tutacağı, Hazine’nin TL’yle mi, dövizle mi borçlanacağı hakkında varsayımlar yapılır. Kısaca, döviz fiyatları hakkında bir öngörüde bulunulur. Ancak ondan sonra, cari işlem açığının büyüklüğü, kabaca kestirilir.

Halbuki, ‘Cari işlem açığı, ulusal tasarruf açığına eşittir’ denirse, bundan tasarruflar yönetilebilirse, cari işlem açığı kontrol altında tutulur anlamı çıkar. Bu ifade, tehlikeli bir yanlışa yol açabilir.

* * *

Cari işlem açığının, tasarruf açığına eşit olması bir totolojidir. Yani bir gerçeğin ifadesi değil, cümlenin kuruluş mantığı icabı olarak doğrudur. Bu önermenin dayanağı ‘Cari Açık = Kamu Borçlanma İhtiyacı + tasarruf / yatırım farkıdır’ özdeşliğidir. Milli gelir, ‘tüketim artı tasarrufun toplamıdır’. Milli gelirin diğer tanımı ise ‘tüketim artı yatırımlar toplamıdır’. Böylece tasarruf, yatırıma eşit olur. Bu denklik kapalı bir ekonomi için geçerlidir.

Dışa açık bir ekonomide (her ekonomi, az ya da çok dışa açıktır) milli geliri hesaplamak için, ‘tüketim+yatırım’ toplamından ‘cari işlem’ açığı çıkartılmalı veya fazlası eklenmelidir. Cari işlem açığı vermek, başka milletlerin harcamadıkları gelirlerini, yani tasarruf fazlalarını onlardan ödünç almaktır.

Gelen para, başkalarının tasarruf fazlasıysa, ödünç alanın tasarruf açığıdır denir. Bu tanım yerine, ‘cari işlem açığı, tüketim fazlasıdır’ dense hesap yine tutar. Şimdi tıraşı kesip, can alıcı soruyu soralım: Cari işlem açığını kapatmak için, hangi önlemlere ağırlık verilmelidir? a) Tasarrufları artırmak, b) tüketim harcamalarını kısmak, c) yatırım harcamalarını kısmak, d) ihracatı artırmak e) ithalatı kısmak, d) vergileri artırmak.

* * *

Eğer, ‘Cari işlem açığı, tasarruf açığına eşittir’ tanımından hareket edilirse, hangi önlem alınmalının cevabı ‘tasarrufu artırmak’ olur. Bundan daha kötüsü, ‘tasarrufları artırmak için faizler yükseltilmeli’ ifadesidir. Çünkü faiz artışı her zaman tasarrufu artırmaz. Halbuki ihracat artırılıp ithalat azaltılsa cari açık sıfırlanır.

Talep, önce fiyata, sonra gelire duyarlıdır. İthalatı kısmanın yolu, ithalatı pahalandırmak, ihracatı artırmanın yolu ise fiyatlarını düşürmektir. Bu bir devalüasyondur. Enflasyona yol açması da şart değildir.

Son Söz: Denge, büzülerek değil, büyüyerek sağlanmalıdır.
Yazarın Tüm Yazıları