SEÇİMLERİ beklenildiği gibi AKP kazandı. 2002 seçimlerinden sonra yazdığım ilk yazıda "Tayyip Erdoğan on yıl için iktidara geldi" başlığını kullanmıştım. Sinema, bir rejisör sanatı ise, siyaset de bir lider oyunudur.
Bir siyasi partiyi, iktidar yapan, kadro veya ideoloji değil, liderdir. Liderlik, toplumun geleneksel çizgisini değiştirmektir. Tayyip Erdoğan, "dindarları, modernleştiren", "solcuları, sağa; sağcıları, sola çeken" , "milliyetçiliği, demodeleştiren", "laikliğin içini boşaltan" bir çizgide Turgut Özal’dan sonra gelen ikinci liderdir. Demirel, Ecevit ve hatta bir dereceye kadar Erbakan da kendi şartlarında birer liderdi. Şimdi soru şu: Erdoğan, karizmatik liderliğini sürdürebilecek midir? Sürdüremeyebilir. Çünkü Erdoğan’ın seçimi kazanmasında "şansının" yani küresel konjonktürün çok büyük payı vardır. Şans, tanım icabı, insana her zaman gülmez.
* * *
Bu seçimlerin öne çıkan özellikleri şunlar olmuştur.
1. Batı, bütün gücüyle seçimi AKP’nin kazanması için çalışmıştır. Batı medyasında yer alan haber ve yorumlar inanılmayacak kadar tarafgiranedir. AKP’ye dışarıdan destek verenlere, İran, Arap alemi ve İsrail de katılabilir. Yunanistan ve Kıbrıs Rum Devleti de herhalde AKP’nin seçimleri kazanmasına çok sevinmiştir.
2. Aslında bir ülkede yabancıların desteklediği bir hükümetin bulunması sevinilecek bir husustur. Bu, başarılı bir dış politika izlendiği anlamına gelir. Ancak yine de bu desteğin Türkiye’ye bir şekilde fatura edildiği veya edileceği açıktır. Bu faturaların birbiriyle çelişmesi de muhtemeldir. Ödemede güçlük çıkabilir.
3. Avrupa, Türkiye "láik muhafazakár" olacağına "İslamcı liberal" olsun daha iyi demektedir. Bölgenin huzuru için en büyük tehlikenin Türkiye’de milliyetçiliğin yükselmesinden geleceği görüşündedir.
4. Bu seçimlerde AKP’nin zaferini sağlayan temel husus, iktisadi hayatta elde edilen sonuçlardır. Bu sonuçları sağlayan da yurt dışından gelen sıcak ve soğuk paradır. Bu paragrafı, bir üst madde ile birlikte değerlendirmek gerekir.
5. İslam’la esaslı bir çatışma içine girmiş bulunan Batı medeniyeti için, İslamist (Referansı İslam olan) bir siyasi partinin Türkiye’de iş başında kalması, bulunmaz bir propaganda nimetidir. Ne kadar Batılı olursa olsun, hiç bir láik hükümet bu fonksiyonu göremez. Batı, (mevcut ılımlı çizgisini koruduğu sürece) AKP’yi destekleyecektir.
6. Kampanyalardan benim aklımda kalan en çirkin tablo, Bahçeli’nin kürsüden urgan atmasıdır.
Bu seçimlerde halk, AKP’yi destekleyerek, şu tercihleri onaylamıştır.
1. Güneydoğu’da sabit kırmızı değil, silinebilir pembe çizgiler vardır.
2. Kıbrıs meselesini çözmek için gerekli tavizler verilmelidir.
3. Ulusal bağımsızlık boş bir ülküdür. Batı ile bağlar güçlenmeli ve ülke yönetiminde onlarla birlikte hareket edilmelidir.
4. Ne pahasına olursa olsun, yabancı sermaye akımı sürmelidir.