Harp ekonomisi

BİLMEM dikkatinizi çekti mi, Pentagon'dan geçen hafta içinde yapılan açıklamalara göre, Amerika'nın son Irak harekátının toplam maliyeti 960 milyon dolar olmuş.

Yani bir milyar doların altında. Ben bu rakamı duyunca pek inanamadım. Çok küçük geldi. Haberde maliyet dökümü de vardı. Şu kadarı akaryakıt, şu kadarı atılan bomba, şu kadarı dışarıya ödenen nakliye, yeme içme, ilaç vs. İşte ‘‘ekonomik harp’’ veya ‘‘harbin ekonomiği’’ diye ben buna derim.

ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in uzmanlığı da ‘‘muharebe ekonomisi’’ üzerine. Zaten ABD savunma bakanlarının görev tanımı budur. Onlar askeri harcamaları yönlendirmek ve denetlemek için göreve gelir. Bunu da bilerek yaparlar. Hepsinin savunma veya savaşma üzerine geliştirdiği konseptleri vardır. 70'ine merdiven dayamış Rumsfeld, Amerika'nın en genç ve en yaşlı savunma bakanı unvanlarını elinde tutuyor. Savunma meselelerine sadece ‘‘bakmıyor’’, harpler nasıl ucuza kazanılır diye kafa patlatıyor. Yani adam anlayacağınız tam bir ‘‘harp mühendisi’’. Bilindiği gibi mühendislik, fizik meselelere iktisadi çözümler geliştirme sanatıdır.

Anavatandan ortalama 15.000 km. uzakta savaşarak, Irak gibi koskoca bir ülkeyi, bir aydan kısa bir sürede çökerteceksin, hem de bu işi 1 milyar dolardan aza çıkaracaksın. Gerçekten büyük başarı. Hemen ilave edeyim, ben Amerika'nın Irak harbini gereksiz ve haksız buluyorum. Sakın Rumsfeld'i takdir edişim, harbi haklı gördüğüm şeklinde anlaşılmasın. Benim hayranlığım, yapılan işin mühendislik ekonomisine. Bu da benim mesleki deformasyonum. Kaynak tüketen her olayı ‘‘yönetim ve mühendislik ekonomisi’’ bakımından değerliyorum. Eğer burada bir savurganlık varsa, yapılan iş ne kadar hayırlı olursa olsun, benden geçer not almıyor. Çünkü, gereksiz yere yüksek bedele çıkarılan iyi eserlerin, sırada para bekleyen daha hayırlı birçok eserin yaratılmasına engel teşkil ettiğini düşünüyorum. Yapılan her hizmeti veya eseri, ‘‘ne getirdi-ne götürdü’’ kıstasına vuruyorum. Kaça çıkmış olursa olsun fark etmez, yapılmış, yapılmıştır; yapanlar sağolsun, var olsun demiyorum. Hele hele, bu memlekette taş üzerine taş koyduk, takdir bekliyoruz diyerek bir yandan cebini doldururken, diğer yandan yönettiği şirketi batıran ‘‘işten anlamaz’’ şarlatan işadamlarını da hiç takdir etmiyorum. Onlara arka çıkan medyaya da çok bozuluyorum.

Uygulamalı iktisadın bir tanımı da, kıt kaynakları, sonsuz ihtiyaçlar arasına, toplamda en yüksek faydayı yaratacak şekilde tahsis etme sanatıdır. Harcanan para, ister vatan savunmasına, ister insan sağlığına, ister eğitime olsun, mutlaka bir hesaba gelmelidir.

SON SÖZ: İsraf, insan tüketmektir.
Yazarın Tüm Yazıları