Erdoğan'ın hakkını teslim etmek

HEPİMİZ ağzımız açık Uzanlar'ın geçmiş marifetlerini izlemekle meşgulüz. Kendi hesabıma konuşuyorum.

Meğer, Uzanlar'ın karışık işler çevirdiği genel bilgisi dışında hiçbir şey bilmiyormuşum. Her gün yeni bir numaralarını öğreniyoruz. Önce İmar Bankası'ndaki ‘‘hayali mevduat’’la ilgili kanaatimi tekrar edeyim. İmar Bankası, halktan beş milyar dolar tasarruf mevduatı toplamış olamaz. Zaten bankanın şube müdürleri gazetelere ilan vererek kayıt dışı hiçbir işlem yapmadıklarını beyan ettiler. Demek ki, kayıtdışı diye bir şey yok. Bu kayıt dışı mevduat tiyatrosu, murakıpları sersem etmek için Uzanlar tarafından döşenmiş bir dizi mayındır. Maalesef BDDK, bu mayın tarlasına düşmüş gibi sesler çıkartıyor. BDDK hiç tereddüt etmeden, hayali olduğu anlaşılan mevduatın, mevduat sigortasına dahil edilemeyeceğini ilan etmelidir.

* * *

Uzanlar'la ilgili hikáyeler arasında beni en çok etkileyeni, Ertuğrul Özkök'ün çarşamba günkü yazısı oldu. Bir devrin SPK Başkanı Profesör Dr. Muhsin Mengütürk, işbaşındayken Uzanlar'ın şerrinden vazifesini yapamamış. Bu hal onu kahretmiş. Uzanlar hakkında suç duyurusunda bulunduğu için tehdit edilmiş ve ailesine zarar gelmesinden korktuğu için pısmış. Bu psikoz sonucunda bir gün, Türkiye'nin en büyük ve en güçlü gazetesinin genel yayın müdürünün karşısında hırsından ‘‘hüngür hüngür’’ ağlamış (veya tekzip ettiğine göre) öyle bir intiba vermiş. Hürriyet de bu konuda bir şey yapamamış. Genel Yayın Yönetmenimiz bile, ancak geçen çarşamba günü, yani olaylardan çok sonra, başından geçenleri hikáye edebildi. Bu satırları, Ertuğrul Bey'in yazısında adı geçenleri eleştirmek için değil, Uzanlar'ın yarattığı ‘‘terörü’’ vurgulamak için yazıyorum. Herhalde ben de bu işlerin tanığı olsam, korkudan farklı bir şey yapamazdım.

Bu yazının esas amacı, Başbakan Erdoğan'ın hakkını teslim etmektir. Eğer Tayyip Erdoğan'ın kararlı ve gözüpek duruşu olmasaydı, Uzanlar hakkında hiç kimse bir şey yapamazdı. Dolayısıyla, ne kayıt dışı veya ‘‘hayali’’ mevduat ve onun türevi kaçaklar, ne de diğer rezaletler ortaya çıkacaktı.

* * *

Bu işin sonu nereye varacak?

Birinci ihtimal, dağ fare doğuracaktır. Hákimlerimiz ‘‘delil yetersizliği’’nden Uzanlar hakkında peş peşe takipsizlik ve beraat kararı verecektir. Çoğu dosya avukat numaraları sayesinde zamanaşımına uğrayacaktır. Uğramayanlar, bir iki yıl sonra çıkacak genel af ve vergi barışı kapsamına gireceği için düşecektir. Kısaca Uzanlar'a hiçbir şey olmayacak ve onlar diğer hortumcu işadamları gibi, iade-i itibar edip başları dik aramızda dolaşacaktır. İkinci ihtimal, Uzanlar'ın adamları, Erdoğan'ın danışmanlarıyla buluşacak ve ‘‘büyük barış’’ anlaşması imzalanacaktır. Kuvvetle tahmin ediyorum, bu büyük barışın zemin etütleri şimdiden başlamıştır. Büyük barıştan sonra, zaten ‘‘cüzdanları ile vicdanları arasına sıkışmış’’ karar alıcılar, daha da rahatlayacaktır. Üçüncü ihtimal, Cem Uzan başbakan olacaktır. Halkımız ‘‘Çaldı, ama çok çalıştı’’ diyerek, nice belediye başkanını bağrına bastığı gibi, Cem Uzan'ı da bağrına basacak ve onu ‘‘Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır’’ diyerek başa getirecektir. Dördüncü ve en zayıf ihtimal, Başbakan Erdoğan'ın cesur tutumu, Türkiye'de yepyeni bir temizlenme döneminin ateşini yakacaktır.

SON SÖZ: Suçlular, yargılayamaz
Yazarın Tüm Yazıları