SON beş yıl içinde Türk ekonomisinde neler oldu? Nereden kalkıp, nereye ve niçin geldik? ‘carrefour’da (yol çatında) nereye sapmalı?
1. Türk ekonomisinde 1975’ten beri yapışkan hale gelen yüksek enflasyona son vermek için, 2000 yılının başında IMF tarafından tasarlanan ‘kur çıpası’ modeli uygulamaya kondu.
2. Enflasyonu düşürmek için ‘kur çıpası’ yönteminin tercih edilmesinin gerekçesi, o sırada ekonomimizin ‘devalüasyon-enflasyon’ sarmalına girmiş olmasıydı. Devalüasyon, programlı bir şekilde yavaşlatılırsa, enflasyon da ona bağlı olarak düşecekti.
3. Çıpa yürürlüğe girdi ve gerçekten beklenilen oldu. Enflasyon 1999’da yüzde 69 iken, 2000’de yüzde 39’a düştü. Üstelik ekonomi 1999’da yüzde - 6.4 küçülmüşken, 2000’de % 6.1 büyüdü. Fiyat istikrarı sağlanırken, bunun bedeli olarak büyümeden fedakárlık etmek gerekir kuralı, ‘sıcak para girişleri sayesinde’ işlemedi. Hem enflasyon düştü, hem de milli gelir arttı.
4. Böylece, ülkenin üst kat salonlarında balo verilirken, makine dairesinde ‘dış açık’ ve ‘iç açık’ gibi iki önemli arıza zuhur etti. Birincisi, sıcak parayla; ikincisi, yalan banka bilançoları ve düzmece kamu borçlanma hesaplarıyla kamufle edildi.
5. Su yükselmeye başlayınca, hatanın dozu arttırıldı. Yüzde 7000’e varan bir gecelik faizle, döviz fiyatını savunmak gibi geleneksel ‘yüksek faiz-düşük kur’ felsefine uygun çözümler üretildi. Halk kesesinden verilen bu rüşvetin de faydası olmadı. Sonunda hem devalüasyon oldu, hem de fahiş faizler devlet borcuna eklendi.
6. Ekonomide istikrarı tekrar sağlamak için, IMF’nin tavsiyesiyle, kod adı ‘dalgalı kur’ olan ‘örtülü kur çıpası’ yöntemine geçildi.
7. Bu çıpa da başarılı oldu. 2001’de yüzde 68’e fırlamış olan enflasyon, 2002’de yüzde 30’a, 2003’de yüzde 18’e, 2004’de yüzde 9’a 2005’de yüzde 7’ye düştü. Üstelik, 2001’de yüzde - 9.4 küçülmüş olan ekonomi, peş peşe yüzde 7, yüzde 6, yüzde 9.9 ve yüzde 6 büyüdü. Bir kez daha, ‘hem enflasyonu düşürme, hem de büyüme’ gerçekleşti.
8. Örtülü veya aleni döviz çıpası modelinin itici gücü ‘yüksek faiz’ yüzünden ‘kur düştü’ ve dış açık yine hortladı. Ancak bu kez, çok yüksek ‘faiz dışı fazla’ vererek ve bankalar denetlenerek, kur çıpasının başarısı için gerekli ‘sıkı maliye politikası’ uygulanabildi. Bu sayede ekonomi, iyi ve uzun uçtu.
9. Gelinen noktada, dış açıkları şaka olmaktan çıkarken, faiz dışı fazlayı siyaseten taşımak zorlaştı. Üstelik, düşük kur yüzünden, ancak artan ihracatla sürdürülebilecek ‘büyüme’ yavaşladı.
Şimdi sıra, uçağın tekerleklerini piste koymaya, yani faizleri normal seviyeye düşürüp, kuru düzeltmeye geldi.