EKONOMİDE zaman, zaman balonlar oluşur. Sonra bu balonlar patlar. Ancak fiyatlar asla eski seviyesine düşmez. Buna, daha yüksek fiyat düzeyinde dengelenme denebilir.
Amerikan ekonomisinde patlayan en son balon, gayrimenkul fiyatlarıyla ilgiliydi. Şimdi İngiltere’de benzer bir balonun patlamak üzere olduğuna dair işaretler geliyor. 1993’ten beri tırmanmakta olan gayrimenkul fiyatları ilk kez bu yıl, bir yıl öncesinin altına düşmüş. "Ne yukarı çıkarsa, o aşağı iner" diye bir tekerleme vardır. Yakında hangi ülkede, gayrimenkul balonunun patlayacağını tahmin etmek için, varlık fiyatları artışlarına bakmak gerekir. Ancak unutmayın bu gibi "teknik" analizleri, profesyoneller bile zor yapar. Varlık (menkul ve gayrimenkul) fiyat artışlarıyla ilgili olarak aklıma takılan şöyle bir "temel" analiz sorusu var. Varlık fiyatları artıyorsa, "milli servet" artıyor demektir. Acaba bir ülkede milli servet, milli gelir artışından bağımsız olarak artabilir mi?
Artamaz. Servet, yatırımla birikir. Yatırım da tasarrufa eşittir. Tasarruf da milli gelirin tüketilmeyen kısmıdır. Gelin bir hesap yapalım. Bir ülkede tasarrufun milli gelire oranını % 25 olsun. Eğer bu ülkede milli gelir sabit fiyatlarla yılda % 4, cari fiyatlarla % 8 büyüyorsa, ülkenin birikimli milli serveti, brüt olarak her yıl o yılki milli gelirinin % 35’i (1.25 çarpı 1.08) kadar artar. Ülkede amortisman kadar yatırım yapılıyorsa, net milli servet artışı da yılda milli gelirin % 8’ini geçemez. Eğer varlık fiyatlarındaki artışlara bakarak, kişilerin, şirketlerin dolayısıyla ülkenin milli serveti hızla yükseliyor deniyorsa, varılan sonucu yukarıdaki hesapla irdelemek şarttır. Hesap tutmuyorsa, ortada bir "varlık fiyatları balonu" vardır.
* * *
Gelelim ikinci balona. Bunun adı da "Harcama Balonudur" Bir ülkede yapılan "harcamaların" (tüketim artı yatırım) toplamı şöyle bulunur. "Gayrisafi Yurtiçi Hásıla + İthalat İhracat +/- Stok Değişmeleri". Milli Gelir ise şuna eşittir. "Gayrisafi Yurtiçi Hasıla İthalat + İhracat +/- Stok Değişmeleri". Eğer bir ülkede harcamalarının artış hızı, milli gelir büyümesinin trend oranı üstünde seyrediyorsa, o ekonomide harcama balonu oluşuyor demektir. Her balon gibi, bu balon da sonunda patlar. Bu balon patladığı zaman, harcamalar düşer. Pek tabii bu analiz de uzun vade için doğrudur. Kısa veya orta vadede harcamalar, gelirlerden hızlı artabilir.
Yukarıda yazılanlar her ülke ekonomisi için geçerli genel kuraldır. Buna İngiltere, Avustralya ve Güney Afrika da dáhildir. Kısaca sürekli "cari açık verilerek" yola devam edilemez denmektedir. Zaten okuduğum makaleyi yazan iktisatçı, Türkiye’den hiç bahsetmiyordu. Ben, bizi ilgilendirdiği ve benim görüşlerimle örtüştüğü için yazılanları bu köşeye taşıdım. Soru şu: "Balonun kontrolsüz bir şekilde patlamaması için ne yapılmalı?" Benim aklıma gelen çare, balonu kontrollü bir şekilde söndürmek oluyor. Eğer ekonomiyi yönetenler "ülkeye dışarıdan nasıl daha fazla para getirilebilir" saplantısından ve telaşından kurtulursa, iç talep kısılarak "harcama balonu" emniyetli bir şekilde söndürebilir.