BAZILARIMIZIN ümit ettiği ve/veya beklediği gibi döviz fiyatları önemli ölçüde yukarı gitti. Borsa, mehter marşı temposunda düşmeye devam etti.
İkinci el bono ve tahvil piyasalarında, hem TL hem de dövizli kağıtların fiyatları geriledi; dolayısıyla getirileri (piyasa diliyle faizleri) yükseldi. Pek tabii ortaya sinirli bir hava çıktı. Ne oluyor, bu yükseliş nereye kadar devam edecek, yoksa yeni bir sarsıntı dalgası mı geliyor soruları akıllara takıldı.
Niçin böyle oldu ve bu işin sonu nereye gider analizlerine girmeden, derhal kanaatımı ifade edeyim. Bu, bir düzeltme hareketidir. Dolayısıyla, bu hareket ekonomimiz için hayırlıdır. Kısa vadede ortaya çıkacak bazı sıkıntılar yüzünden, kimse hareketin yönünü değiştirmeye kalkmasın. Keşke bu ‘düzeltme’ daha önce olsaydı, hatta ‘bozulma’ (döviz fiyatlarının haksız ve yanlış bir şekilde düşmesi) hiç olmasaydı. Neyse, olan olmuştur. Eski iş ortaklarım Şener ve Tamer’in babalarıEnver Soyer’in tabiriyle her düzeltme ‘ne kadar geç, o kadar erken’ dir. Borsada yaşanan düşüş ve bono-tahvil piyasasında ortaya çıkan verim/faiz artışları, döviz fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanmıştır. Bunlar kendi başlarına ayrı gerekçeleri olan bağımsız ve ilave hareketler değildir.
* * *
Döviz fiyatları geri giderken, bu düşüşten kaygılandığımı yazılı ve görsel medyada açıklamış ve şu fıkrayı anlatmıştım. Haşarı bir oğlan çocuğu, olgun meyveleri toplamak için kiraz ağacının üst dallarına doğru tırmanıyormuş. Kendisini gören yaşlı bir amca ‘Oğlum daha yükseğe çıkma, sakıncalıdır’ demiş. Oğlan da ‘Amca, yükseğe çıkmanın ne sakıncası var?’ diye uyarıyı reddetmiş. Yaşlı amca ‘Oğlum daha yukarı çıkmanın hiç bir sakıncası yok.Sakınca, yüksekten aşağı düşmektedir’ diye anlayana dersini vermiş. Türkiye içinde enflasyon devam ederken, döviz fiyatlarının geri gitmesinin ne sakıncası var diye soranlara, fiyat düşüşünün hiç bir sakıncası yok, arkasından gelecek çıkışın sakıncası var diye cevap vermiştim. Neyse, hayat yaşanmadan öğrenilmiyor.
* * *
Döviz fiyatlarında ortaya çıkan bu yükselişin tek bir sebebi var. O da ‘cari işlem’ yani döviz gelir-gider açıklarının artmasıdır. Eğer döviz fiyatları düşmesine rağmen cari işlem fazlası verilebilseydi, emin olun ABD’de faiz arttırımı ihtimali değil, gerçekleşmesi bile önemli bir etki yaratmazdı. Düşen döviz fiyatlarının, ithalatı arttırmaması mümkün değildir. Ucuz döviz, sadece mal ithalatını değil, her tür yurt dışı harcamaları da arttırır. Arz talep kanunu bunu söylemiyor mu? Yoksa Anayasa Mahkemesi bu kanunu yürürlükten mi kaldırdı? Sanki döviz fiyatlarının artması, hiç olmaması gereken, hiç beklenmeyen bir şeymiş de nereden çıkmış bu musibet gibi konuşmanın alemi yok. Üstelik bu bir musibet değil, çok yararlı bir nasihat.